53. Ebû İbrahim Abdullah b. Ebû Evfâ (ra) anlatıyor: Resûlullah (sav), düşmanla karşılaştığı savaş günlerinden birinde, güneş batmaya meyledinceye kadar bekledi. Sonra askerlerine bir konuşma yaptı: Ey insanlar, düşmanla karşılaşmayı arzu etmeyin. Allah’tan afiyet, (huzur ve asayiş) dileyin. Ancak düşmanla karşılaşınca da sabredin, dayanın ve bilin ki cennet, kılıçların gölgeleri altındadır, dedi. Sonra: Ey Kitab’ı indiren, bulutları gezdiren, düşman güçlerini dağıtan Allah’ım, onları darmadağın et ve onlara karşı bize yardım et, buyurdu. (Müslim, Cihâd, 20; Buhârî, Cihâd, 112)
@OSMANLI600
2 күн бұрын
24. Ebû Hüreyre’den (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle demiştir: Biri diğerinin canına kıyan ama (sonunda) ikisi de cennete giren şu iki kişiye yüce Allah güler. Bunların biri, Allah yolunda savaşırken diğeri tarafından şehit edilir. Öldüren sonra pişmanlık duyar ve Allah onun tövbesini kabul eder ve adam Müslüman olur; o da Allah yolunda savaşırken şehit düşer. (Buhârî, Cihâd, 28; Müslim, İmâre, 128)
@OSMANLI600
2 күн бұрын
8. Ebû Mûsâ Abdullah b. Kays el-Eş’arî (ra) anlatıyor: Resûlullah’a (sav), kahramanlık taslamak, kabilecilik yapmak ve gösteriş yapmak maksadıyla savaşanlardan hangisinin Allah yolunda olduğu soruldu. Resûlullah (sav): Kim, İslâm Dini’nin yükselmesi için savaşırsa, işte o, Allah yolundadır, karşılığını verdi. (Müslim, İmâre, 150; Buhârî, Tevhîd, 28)
@OSMANLI600
2 күн бұрын
57. Bedir Savaşı’nda bulunan, künyesi Ebû Sâbit, Ebû Saîd ya da Ebu’l-Velîd olan Sehl b. Huneyf’ten (ra) rivayet edildiğine göre Peygamber (sav) şöyle demiştir: Bir kimse bütün samimiyetiyle Allah’tan şehitlik isterse Allah onu, yatağında ölse dahi şehitler mertebesine erdirir. (Müslim, İmâre, 157)
@OSMANLI600
2 күн бұрын
Zaten Üveysî bir surette doğrudan doğruya hakikat dersimi Gavs-ı A'zam'dan (ks) ve Zeynelâbidîn (ra) ve Hasan Hüseyin (r. anhüma) vasıtasıyla İmam-ı Ali'den (ra) almışım. Onun için hizmet ettiğimiz daire onların dairesidir. Risale-i Nur-Emirdağ Lâhikası 1/69.
@OSMANLI600
2 күн бұрын
Hem demiş ki: "Tarîk-i Nakşî'de iki kanat ile sülûk edilir." Yani hakaik-i imaniyeye sağlam bir surette itikad etmek ve feraiz-i diniyeyi imtisal etmekle olur. Bu iki cenahta kusur varsa o yolda gidilmez. Öyle ise tarîk-i Nakşî'nin üç perdesi var: Birisi ve en birincisi ve en büyüğü: Doğrudan doğruya hakaik-i imaniyeye hizmettir ki İmam-ı Rabbanî de (ra) âhir zamanında ona sülûk etmiştir. İkincisi: Feraiz-i diniyeye ve sünnet-i seniyeye tarîkat perdesi altında hizmettir. Üçüncüsü: Tasavvuf yoluyla emraz-ı kalbiyenin izalesine çalışmak, kalp ayağıyla sülûk etmektir. Birincisi farz, ikincisi vâcib, bu üçüncüsü ise sünnet hükmündedir. Risale-i Nur-Mektubat/23
@OSMANLI600
2 күн бұрын
Bismillahirrahmanirrahim ...Fakat Allah’a ortak koşanlar sizinle nasıl topyekûn savaşıyorlarsa, siz de onlarla topyekûn savaşın. Bilin ki Allah, kendine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir. (Tevbe, 9/36) Savaş, hoşunuza gitmediği hâlde, size farz kılındı. Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz. (Bakara, 2/216) Gerek yaya olarak, gerek binek üzerinde Allah yolunda sefere çıkın. Mallarınızla, canlarınızla Allah yolunda cihad edin... (Tevbe, 9/41) Şüphesiz Allah, Müminlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır. Artık, onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve ölürler. Allah bunu Tevrat’ta, İncil’de ve Kur’an’da kesin olarak va’detmiştir. Kimdir sözünü Allah’tan daha iyi yerine getiren? O hâlde, yapmış olduğunuz bu alışverişten dolayı sevinin. İşte asıl kurtuluş budur. (Tevbe, 9/111) Müminlerden özür sahibi olmaksızın (cihaddan geri kalıp) oturanlarla, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler eşit olamazlar. Allah, mallarıyla, canlarıyla cihad edenleri, derece itibariyle, cihaddan geri kalanlardan üstün kılmıştır. Gerçi Allah (Müminlerin) hepsine de en güzel olanı (cenneti) vadetmiştir. Ama mücahitleri büyük bir mükâfat ile, kendi katından dereceler, bağışlanma ve rahmet ile cihaddan geri kalanlara üstün kılmıştır. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. (Nisâ, 4/95-96) Ey iman edenler! Sizi elem dolu bir azaptan kurtaracak bir ticaret göstereyim mi? Allah’a ve peygamberine inanır, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edersiniz. Eğer bilirseniz, bu sizin için çok hayırlıdır. (Bunu yapınız ki) Allah, günahlarınızı bağışlasın, sizi içinden ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki güzel meskenlere koysun. İşte bu büyük başarıdır. Seveceğiniz başka bir kazanç daha var: Allah’tan bir yardım ve yakın bir fetih (Mekke’nin fethi). (Ey Muhammed!) Müminleri müjdele! (Saff, 61/10-13)
@OSMANLI600
2 күн бұрын
İkincisi: Tarîk-i Nakşî hakkında denilen: Der tarîk-i Nakşibendî lâzım âmed çâr terk: Terk-i dünya, terk-i ukba, terk-i hestî, terk-i terk olan fıkra-i rânâ birden hatıra geldi. O hatıra ile beraber, birden şu fıkra tulû etti: Der tarîk-i acz-mendî lâzım âmed çâr çîz: Fakr-ı mutlak, acz-i mutlak, şükr‑ü mutlak, şevk-i mutlak ey aziz! Risale-i Nur-Mektubat/21
Пікірлер: 17