İddialı bir başlık, farkındayım. Ancak mesajımı başka bir başlık altında bu kadar net verebileceğimi düşünmüyorum. Sonraki bölümlerde farklı iki başlık altında bahsedecek olduğum Transaksiyonel Analiz’in “ego durumları modelinin” üç benlik durumundan belki de en önemlisi olan çocuk egomuz ya da çocuk benliğimiz ya da iç çocuk durumumuz, kişisel geleceğimizi doğrudan şekillendiriyor. Ancak biz çoğunlukla ve ne yazık ki bunun farkına varmadan yaşıyor ve ölüyoruz. Çocukluğunda ebeveynleri tarafından gerektiği kadar dış tanıklığı yapılmadığı için duygusal yalnızlığa itilerek iç çocuğu örselenmiş ve bu nedenle, doğal çocuk egosunun kurucu unsurlarından biri olan kendisi gibi olmaktan vazgeçerek ebeveynlerinin kendisine yönelik ben-ci beklentilerine uyumlanmış ve bu sayede hayatta kalabilmiş insan, ileride es kaza ebeveyn olduğunda;
Zamanında karşılayamadığı gereksinimlerini,
Dışa vuramadığı bastırılmış öfkesini ve
Dış dünyaya yansıtamadığı düşmanca duygularını
kendi uzantısı olduğunu düşündüğü çocuğuna yansıtmakta bir beis görmemektedir. Bu sebeple, bir ebeveyn olarak sergilediği davranışlarının kendi çocuğunun iç çocuk benliğinde onulması güç yaralar açtığının da farkına varamamaktadır. Oysa, zamanında ebeveynleri tarafından kendisine yapılmış olanı, kendi eliyle kurmuş olduğu ailesinde simüle etmekte ve içindeki karşılanmamış ihtiyaçları çocuğu üzerinden telafi etme yoluna gitmektedir. Gözlemleyebildiğim kadarıyla, kendim de dahil olmak üzere, bir çoğumuz ailemiz, toplum ve yakın çevremiz bizden beklediği ya da biyolojik yaşımız geldiği veya bir aile olabilmenin kurucu unsurunun çocuk sahibi olmak olduğuna inandırılmış olduğumuz için çocuk sahibi oluyoruz. Ancak bu muazzam deneyimi her birimizin içinde olan ebeveyn, çocuk ve yetişkin ego durumlarımızın realitede ne vaziyette olduklarının farkında olmadan sadece çocuk sahibi olma dürtüsü ile koşullandırılmış olarak yaşıyoruz. Halbuki, gerçekte çocuk sahibi olmak çok değerli ve fakat geriye dönüşü mümkün olmayan önemli/hayati bir sorumluluğu üstlenmek demektir. Bu sorumluluğun gereğini ise ancak yetişkin egosu gelişkin, iletişim/ilişki/evlilik olgunluğuna sahip, iç ebeveyn ve iç çocuk benlikleri arasında dengeli ve ölçülü bir iletişim ağı kurabilmiş insanlar yerine getirebilecektir. Hal böyle iken, bazı istisnalar hariç olmak üzere özellikle iç çocuğu hasarlı olan ve dolayısıyla, çocukluğunun belli bir döneminde adeta takılı kalmış ve vakti geldiğinde kendi ebeveyninden ayrışarak bireyselleşememiş ve bu yüzden erişkinliğe ulaşamamış yetişkin görünümlü çocuklar, çocuk sahibi olmaya ısrarla devam ediyorlar. Evet, bir bakıma geleceğimizin teminatı olarak çocuklarımızı görmekteyiz ancak salt bu gerçekliğimiz dahi, kendi sorunları ile cesurca yüzleşememiş, bu nedenle, iç çocuğunu iyileştirebilecek yapıcı çözümler üretememiş, etrafındaki herkese karşı sürekli kendini savunmak zorunda hissettiği için kırılgan yönlerini dış dünya ile paylaşamamış ve kendi yaşamı ile bağlantı kuramamış insanların zaaflarını gidermek, travmatize olmuş çocukluğunu onarmak için çocuk sahibi olmalarını mazur göstermeye yetmeyecektir. Bu yüzden, gelin öncelikle iç çocuğumuzun elinden tutalım, onunla birlik olup, travmatize olmuş yönlerimizin farkına vararak bunları iyileştirelim. Bunun için ne gerekiyorsa yapalım ve buna mümkünse çok geç olmadan başlayalım. Bu sürecin bir sonu olmadığının farkındayım, zira bizden sürekli yolda olmamızı ve öğrenmememizi/yeni farkındalıklar edinmemizi bekliyor. Ancak kendi yaşam tecrübemden biliyorum ki belli bir zaman sonra, önceden sahip olmadığımız bir olgunluk mertebesine ulaşabiliyoruz. İç çocuğumuzu daha çok sevdikçe, özerkleştirdikçe, ona sahip çıktıkça, onu suçlamayı ve sürekli yargılamayı bıraktıkça, derinlerimizde gömülü sağlıksız utancın sesini yaşam ve kendimizle daha fazla bağlantıda kalarak kıstıkça, farkındalıkları daha yüksek birer bireye dönüşebiliyor ve daha bilinçli bir şekilde dünyaya çocuk getirmeye karar verebiliyoruz. Böylelikle, çocuğumuza hasar vermek yerine onu olduğu gibi sevmiş, otansitesine sahip çıkması için yüreklendirmiş ve kendisi gibi büyümesine izin vermiş oluyoruz. Bu da çocuğumuzun bizim küçüklüğümüzde sahip olamadığımız önemli bir ayrıcalığa sahip olmasına neden oluyor. Yorumlarını bekliyorum. Lütfen abone olmayı unutma ve kendine çok iyi bak😊
Негізгі бет #47 İç Çocuk Benliği Hasarlı İnsanlar Ebeveyn Olmadan Önce Kendilerini İyileştirmelidirler
Пікірлер: 2