Dansın ortasında yeşeren nesrin topkapı 1951 yılında manisa da doğduğunda soyadı gökkayaydı. Anne ve babası tiyatro sanatçısıydı. Çadırlar panayırlar turneler derken minicik yaşlarda şehir şehir gezmeye başladı. Öyle yorucu başlamıştı ki hayat onun için yorgunluğunu atmak için kulis arkalarında uyurdu. Müzikler danslar tiyatral sesler eşliğinde rüyalar görürdü. Böyle çok gezen bir çocuğun arkadaşının olmasız imkansızdı vakit geçirecek bir kardeşi de yoktu o da en yakın dost olarak tahta radyosunu seçmişti kendisine. Arapça, ingilizce, fransızca radyo kanallarını diller kendi kendine o şarkıları ezberleyip söylemeye çalışırdı. Hatta şarkı söyleyen insanları hayal eder nasıl göründüklerini beyninde canlandırırdı. Bir yandan şarkılarını söyler diğer yandan çalan müziğe uygun bir şekilde dans ederdi. Çocukluğu zor ama bir o kadar eğitici geçiyordu. Apartman boşuklarında şarkılar söylüyor, kulislerde hayaller kuruyor, bilmediği dilde çalan şarkılarla zamanını geçiriyordu. Annesi rabia hanım da kızı gibi küçükken sevdalanmıştı arap müziğine. Annesi beyrut sahnesine gittiğinde nesrin de arap müziğinin içinde kayboluvermiş ve dans etmeye başlamıştı. Annesinin dansa olan aşkını şöyle anlatmıştı nesrin topkapı: Bir gün ailecek denize girmeye gidiyorduk. Annem önde oturmuş radyoyu karıştırıyordu. Şoföre birden dur dedi. O sıra oynak bir arap müziği bulmuştu. Ayakkabılarını çıkartıp asfalta fırladı. Tüm trafik durmuş onu izliyordu. herkes araçlarından inmişti. Öyle heyecan vericiydiki dansı kimse ses dahi çıkarmıyordu. Dansı bitince de seyircileri selamlayıp araca geri döndü. Yemek pişiriken kostüm dikerken hatta bir odadan diğerine bile giderken dans ederdi annem. Nesrin de annesinde farklı değildi ve daha 6 yaşındayken sahneye çıkması için teklif aldı. Annesinin de izniyle o yaşta adana da sahneye çıktı. Ona özel dansöz kıyafeti dikilmiş ve heryer harika çocuk nesrin afişleriyle donaltılmıştı. Ancak bu macera 15 gün sürdü çünkü gazinoya çocuk çalıştırdıkları için mühür vurulmuştu. ama kanına işlemişti artık geri dönüşü yoktu bunun. Ankara da geçen uzun yılların ardından annesi onu konservatuar sınavlarına soktu. Sınav ise onun için hayal kırıklığı olmuştu o hariç herkes kazanmıştı. Onun için sırtı kambur ve gözleri şaşı demişlerdi. Ama o inadından vazgeçmedi duruşunu düzeltmek için madam olga da bale dersleri almaya başladı. Tüm bu düşler eşliğinde aylarını geçirirken hayatını altüst edecek bir olay yaşadı ve daha 15 yaşındayken biricik babasını aniden kaybetti. Maddi olarak büyük bir sıkıntının içine düştüler o da mecburi olarak birçok farklı işte çalışmak zorunda kaldı. Bu süreci ise şöyle aktarmıştı : babam okumamı isterdi beni Şişli kolejine yazdırdı yatılıydım Ahmet Altan sınıf arkadaşımdı o sınıfımızın sürekli bozulan lambası için bile sayfalar dolusu hikayeler yazardı bense tabii ki sınıfın dansözüydüm ama her şey çabuk bozuldu babam beyin kanaması geçirdi ve öldü annemle baş başa kalmıştık acı günlerdi 3 ay annemle sadece soğan ekmek yediğimizi hatırlarım sadece hayatta kalabilmenin savaşını veriyor beni pavyon ya da daha kötü yerlerde sahneye çıkarmak isteyen insanlardan kaçıyordum sekreterlik yaptım yazane temizledim tiyatro gişelerinde bilet sattım yangın söndürme cihazlarının ambalajında çalıştım ama hiç rahat bırakılmadım... dans konusundaki yeteneği ve bilgisi sayesinde oryantal dersleri veriyordu. Ders verdiği birini dans ettiği yerde çok beğenmişler ve onu yurt dışına davet etmişlerdi ama bir şart koşup yanında biri daha olmalı demişlerdi. o da nesrin'e teklifte bulunmuş Nesrin de başka bir ülkede olmanın sahnede rahat etmesini sağlayacağını düşünerek bu teklifi kabul etmişti. 1967 senesinin sonlarına doğru İngiltere'ye gitti 1974'e kadar orada kaldı ilk sahne deneyiminde dansöz kıyafeti dikecek kimse olmadığı için kendi kostümünü kendi dikti çıktığı bir gece kulübünde daha oryantal olması için soyadını Topkapı olarak değiştirdiler sahnede dans etmekle de kalmıyor şarkılar da söylüyordu hatta Hintçe şarkı söylediği bile olmuştu İngiltere'de olduğu dönemde kendisinden 22 yaş büyük olan evli ve 7 çocuklu müdürüne kaptırmıştı gönlünü hatta bir yaz birlikte Türkiye'ye gelmişlerdi ama bu sonu olmayan aşk hüsranla bitti Türkiye'ye dönme sebebini ise Hürriyet kelebekten Eda solmaz'a verdiği röportajda şöyle anlatmıştı orada bir evlilik yaptım ayrılmak istediğim de de Türkiye'ye dönmeye karar verdim Özlem de çoktu döndüğümde ise çok zorluk çektim yeniden ve sıfırdan bir hayata başladım Türkiye'ye döndüğünde de dansını şarkılarla süslemeye devam etti bir dönem ciddi ciddi şarkıcılık macerası olmuştu bunun başlama hikayesi ise hayli ilginçti turneye çıkmışlardı Adapazarı'nda sahne alacaktı ama bir aksilik yaşandı merdivenlerden inerken ayak bileği burkuldu canı o kadar çok acıyordu ki bu şekilde dans etmesi mümkün değildi
- 5 ай бұрын
Şaşı ve Kambur diye dışlanan ORYANTAL NESRİN TOPKAPI kimdir? TRT'nin yasaklarını nasıl deldi?
- Рет қаралды 63,318
Пікірлер: 73