30 Mayıs 1980 - Bornova / İZMİR
GÜZEL AHLÂKA SAHİP OLMAK İÇİN “DİL”DE MUVÂZENEYİ KORUMANIN ÖNEMİ
VAAZ
1. İnsanın yaratılışı ve kendine bahşedilen nimetler itibariyle diğer varlıklardan farkı ve bunlara bağlı olarak insandan yapması beklenen vazife... 03:48
2. Osmanlı devri ve sahabe devri fütuhatları.. Müslümanlar fethettikleri yerlere kalıcı olma düşüncesiyle gitmişlerdir.. İzdivaç ve neslin temadisinin bir amacı da budur... 10:10
3. Meymûne Vâlidemiz’in (r.anhâ) azatlısı Atâ İbn Yesâr’ın, bir kadının zina teklifini reddetmesine mukabil mânevî âlemde taltif edilmesi... 14:38
4. Geleceği omuzlarında bayraklaştıracak kimseler, iffet mevzuunda sırat-ı müstakim anlayışına sahip kimseler olacaktır... 18:58
5. Dil (beyan kuvveti), insana bahşedilmiş önemli bir ihsan-ı ilâhîdir. Beyan vardır, insan onunla Kâb-ı Kavseyn’e yükselir; beyan vardır, insan onunla esfel-i sâfilîne sükût eder... 20:42
6. “Dil”de muvazeneyi korumakla ilgili hadisler: “Sükût eden kurtuluşa erer”, “(Kurtuluş için) diline hâkim ol, evini geniş tut (misafirlerine ikramda bulun, herkesle iyi geçin), hatalarına da ağla!”... 21:40
7. Hz. Ebû Bekir’in (r.a.) “Dil, insanı vardıracağı yere vardırır.” sözü... 25:29
8. Urve İbn Zübeyr’in, bir ayağının kesilmesi ve dört oğlundan birinin vefat etmesini rıza ile karşılaması... 26:27
9. Hüsn-ü niyete makrun davranış ve sükûtlar insanın sevap hanesine yazılacak, kötü davranış ve kötü sükûtlar da insanı hizlan ve hüsrana maruz bırakacaktır... 29:27
10. “Dil”de muvazeneyi korumakla ilgili âyetler: “Sen hikmet ve mev’ize-i hasene ile Rabbine çağrıda bulun, onlarla en güzel şekilde mücadele et.” (Nahl sûresi, 16/125), “Siz insanlar için gönderilmiş hayırlı bir ümmetsiniz, iyiliği emreder, kötülükten nehyedersiniz.” (Âl-i İmrân sûresi, 3/110)... 31:25
11. Hz. Ömer (r.a.)’ın “Çok konuşanın sakatâtı (hataları) çok olur, sakatâtı çok olanın günahları da çok olur. Günahları çok olan kimseler için de en elverişli yer cehennemdir.” sözü... 34:06
12. Hz. Ebû Bekir (r.a.)’ın, dilini fuzûli konuşmaktan men etmek için ağzına taş koyması... 35:13
13. Gecelerini ibadetle geçiren ve günde iki defa Kur’ân’ı hatmeden Tabiîn’in büyük imamlarından Tavus İbn Keysân’ın “Dilim bir canavardır, eğer onu serbest bırakırsam, istediğini konuşur, böylece beni yer, yutar.” sözü... 36:29
14. Dilden, yalan, riya, çekiştirme, malayaniyat gibi pek çok kötü şeylerin sadır olabileceği buna mukabil “Malayani şeyleri terk etmenin kişinin Müslümanlığının güzelliklerinden olduğu.” (hadis)... 38:30
15. Uhud’da şehit olan evladına “Cennet sana afiyet olsun, ey oğulcağızım!” diyen bir anneye Resûlullah’ın “Nerden biliyorsun!? Belki o zavallı çocuk fuzûlî, malayâni birçok şey konuştu (da senin umduğun gibi Cennet’e giremedi).” buyurması... 39:53
16. Allah adına bir mânâ ve hakikat ifade etmeyen sözler ve konuşmalar, malayaniyât ve fuzûliyâttır... 42:14
17. “Onların fısıldaşmalarının çoğunda hayır yoktur. Ancak sadakayla, marufla emretmek.. hariç.” (Nisâ sûresi, 4/114) âyeti... 43:44
18. Sahabeden bazılarının Mutarrıf İbn Abdillah’a “Sen efendimizsin, Sen anamız-babamızsın...” demeleri üzerine Resûlullah’ın “Bu tür şeyler söylemeyin, korkarım ki, şeytan sizi baş aşağı getirir.” diye ikazda bulunması... 44:43
19. Sahabe, Nebî (s.a.s.)’e “Siz Efendimizsiniz!” deyince O’nun (s.a.s.) “Efendimiz, Allah’tır.” buyurması.. Yine Sahabenin Nebî (s.a.s.)’e “Sen Allah’ın dostusun.” deyince O’nun (s.a.s.) “Allah’ın dostu, Halil İbrahim’dir.” diye cevap vermesi.. Ve bu şekilde Resûlullah’ın, Sahabenin fuzûliyâta girmesine engel olması... 47:11
20. Hak ve hakikate tercüman olmama dilin tefritidir... 48:47
21. Dilin, insanın başına getirdiği kötülüklerden biri de “bâtıl”dır... 50:50
22. “Onlar (mü’minler) mutlaka cennetlerde, (cehennemdeki) mücrimlerin hallerini hatırlarını soracaklar: Sizi sakara (cehennem) sokan nedir? Onlar şöyle cevap verecekler: Biz namaz kılanlardan değildik. Fakirleri doyurmaz, onların ihtiyaçlarıyla ilgilenmezdik. Bâtıl sözlere dalanlarla beraber biz de dalardık (batakçılarla düşüp kalkardık).” (Müddessir sûresi, 74/40-45) âyetleri... 52:08
23. “Allah size kitapta şunu da bildirmiştir: Allah’ın âyetlerinin inkâr ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, bunu yapanlar başka bir konuya geçmedikçe onların yanında oturmayın. Böyle yaparsanız siz de onlar gibi olursunuz...” (Nisâ sûresi, 4/140) âyeti... 54:52
24. Bâtılın bir yönü de mirâ, cidal ve diyalektiktir... 57:02
25. Diyalektik felsefeyle insanları camiye çağırmanın dinde yeri olmadığı... 58:59
26. Günümüzde mirâ ve cidal, insanımızı yiyip bitirmiştir. İnsanlar, kafası kadar kalbi de uyanık gönül eri mürşitler intizar etmektedir... 1:01:36
HUTBE
1. Müslüman, gönül eridir; Müslüman, içi aydın, duyguları hüşyar, kafası işleyen, terkip kabiliyetine sahip bir insandır. Müslümanın Rabb’inden gelenleri pratiğe dökmesi ve onları yaşaması, konuşmasından daha çoktur... 1:06:59
2. Müslüman davranışlarıyla Müslümandır, sözleriyle değil... 1:08:48
Негізгі бет Ahlakî Mülahazalar 5 | M. Fethullah Gülen | 30 Mayıs 1980
Пікірлер