Bir Şehrin Hikayesi, Mecra tarafından hazırlanan Kudüs micro sitesi kapsamında yapılan röportajların yer adlığı ve Kudüs’ün geçmişi ve bugününe dair meselelerin alanında uzman isimlerce anlatıldığı bir dizi.
Gazeteci-yazar Taha Kılınç, yaklaşık 100 yıldan bu yana eski günlerine hasretle yaşayan Kudüs’ün barışa olan özlemini ve arayışını anlatıyor.
Kudüs mikro sitesi: gzt.com/kudus
Mecra’nın diğer videoları: / @mecra
Bir Şehrin Hikayesi, Mecra tarafından hazırlanan Kudüs micro sitesi kapsamında yapılan röportajların yer adlığı ve Kudüs’ün geçmişi ve bugününe dair meselelerin alanında uzman isimlerce anlatıldığı bir dizi.
Gazeteci-yazar Taha Kılınç, yaklaşık 100 yıldan bu yana eski günlerine hasretle yaşayan Kudüs’ün barışa olan özlemini ve arayışını anlatıyor.
Hz. Ömer, 638’de başkent Medine’den gelip Kudüs’ü bizzat teslim aldıktan sonra, şehre Müslümanlar yerleşmeye başladı. Kudüs’ün eski sakinleri olan Hıristiyanlar, ibadet ve geleneklerinde her türlü özgürlüğe sahipti. Hz. Ömer’in yayınladığı ünlü fermanla, Kudüs’e barış ve sükûnet hâkim oldu. Âdil halife, Hıristiyanlar açısından büyük önemi bulunan Kudüs’teki Kıyâme Kilisesi’nin anahtarlarını Müslüman bir aileye Nuseybe ailesine teslim ederek, Müslümanları Hıristiyanlar arasındaki gerilimlerde hakem konumuna yükseltti. Nuseybeler, Uhud Savaşı’nda elindeki kılıçla Hz. Peygamber’i savunan kahraman Medineli sahabi hanım Nuseybe binti Kab’ın soyundan gelen bir aile.
Salahaddin Eyyubi, 1187’de Kudüs’ü Haçlıların işgalinden kurtararak özgürlüğüne kavuşturduğunda, Kıyâme Kilisesi’nin anahtarlarını muhafaza işine Müslüman bir aileyi daha ortak etti: Cûde ailesi. Şehrin artan nüfusuna oranla Müslümanlar arasındaki dengeyi sağlamaya da yönelik bu adımla, Müslümanların Kudüs’te adaleti sağlayıcı ve huzuru pekiştirici rolü sağlamlaşmış oldu.
Salahaddin’den sonraki İslâm imparatorlukları ve büyük fatihler de, Kudüs’teki bu hassas dengeye hiç müdahale etmediler. 1516 sonunda başlayarak kesintisiz 400 yıl boyunca 1917’ye kadar devam eden Osmanlı egemenliğinde de durum aynıydı. Hz. Ömer’in kurduğu, Salahaddin’in de fermanla kanuna dönüştürdüğü bu uygulama sayesinde, Hıristiyanlar arasındaki muhtemel gerilim ve sürtüşmeler, Müslümanların hakemliğiyle engellendi.
Bu uzun dönem boyunca, Kudüs’te sadece Hıristiyanlar değil Yahudiler de büyük bir özgürlük ve huzur içinde yaşadılar. Kanuni Sultan Süleyman’ın emriyle Ağlama Duvarı’na dokunarak ibadet etme hakkına kavuşan Yahudiler, devletin çizdiği sınırlar dâhilinde ibadetlerini herhangi bir engelle karşılaşmadan yerine getirebildiler.
1917’de Osmanlı İmparatorluğu’nun bölgeden çekilmesiyle Filistin’i ele geçiren İngilizler, Müslüman fatihlerin Kudüs’te kurduğu hassas dengeyi gözetme konusunda yeterince dikkatli davranmadı. Kıyâme Kilisesi’nin anahtarlarının Müslümanlarda bulunması uygulaması sürdürüldüyse de, şehrin demografik dengeleriyle hunharca oynandı. 1967’de nihayet İsrail tarafından işgal edilen Kudüs, o tarihten günümüze, eski yüzyıllardaki huzuru, barışı ve sükûneti aramaya devam ediyor…
Mecra’nın tüm videoları: / @mecra
Bir Şehrin Hikayesi’nın tüm bölümleri: / watchv=leeeqfdbjli&lis...
Mecra'yı sosyal medyada takip edin!
Web Site: www.gzt.com/mecra
Facebook: / mecra
Twitter: / mecra
Instagram: / gztmecra ,
Негізгі бет Bir Şehrin Hikayesi #8: Kudüs işgalden nasıl kurtulur?
Пікірлер: 7