Aşk ile sıdk ile tevbe edenin bütün günahlarının sileneceği hadîs-i şerîflerde müjdelenmiş. Bizim defter-i âmâlimizdeki seyyiâtımızı, mâzîdeki seyyiatımızı, hepsini silsin. Defter-i âmâlimizi pâk eylesin. Bundan sonra süreceğimiz ömürde rızasına uygun yaşamayı, âmâl-i sâliha işlemeyi, sevdiği kul olmayı nasip eylesin.
Tevbe eden bir kulun günahları silinir, diyor Peygamber Efendimiz. Fakat kul hakları kalkmaz. Çünkü o kul, hakkını yarın Allah'tan diler: "Yâ Rabbi! Falancanın üzerinde benim hakkım vardı. Şimdi sıkıştım. Alacağım vardı. Versin onu bana. O bana lazım." der.
O bakımdan derviş olan bir insan tevbe edecek. Aşk ile sıdk ile bu yola adımını atacak. Besmeleyle! Fakat üzerinde kul hakları var mı yok mu düşünecek. Onları da sahiplerine verecek, mânevî hakkı olanlarla helalleşecek, kendisini affettirecek. Hakkını helal ettirecek şekilde gönlünü alacak, hediyeler verecek. Âhirette kendisinden davacı olacak insan bırakmamaya da çalışacak. Bu da bir vazifeniz olsun, bunu da yapın!
Şu dünya mülkünde kimse sizden yakanıza yapışıp davacı olacak bir durum içinde olmasın. Herkese hakkını verin. Kimsenin hakkını üzerinizde bırakmayın. Kimsenin hakkına, zerresine de tenezzül etmeyin. Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri âlemlerin rızkını veriyor. Rezzâk-ı âlemdir. Rızkımızı tayin etmiştir. Helaller bize yeter. Haramlara tenezzül etmeye lüzum yoktur. Hakkımız olmayan şeye el uzatmaya lüzum yoktur. Kul haklarını verin. Bu kul hakları bazen miras yoluyla oluyor.
Öyle kimseler var ki şeriatin taksimine razı olmuyorlar. Ben onu anlamam, diyor. Allah'ın taksimine, mirastaki taksimine razı olmuyor. İtiraz ediyor. Başkasının hakkını üzerine alıyor. Hem de en yakın kardeşlerinin akrabasının hakkını üzerine alıyor. Böyle olabilir, başka şekillerde olabilir; o hakları ödeyin!
Bir de üzerinizde namaz, oruç, ibadet borcu varsa onlar da silinmez. Bu Allahu Teâlâ hazretleri bu namazları bize farz kılmış. Vaktinde kılmayan bir kimsenin borcu boynunda kalıyor. Onu ödemesi lazım. Ramazan'da oruçları farz kılmış. Orucu tutmayan kimselerin onu ödemesi boynunun borcu oluyor farz oluyor. kılmayınca vakti geçince bitmiyor iş. Daima ödemek boynunda borç kalıyor. Âhirete bu borçla giderse başına çok cezaların geleceğini hadîs-i şerîfler bildiriyor.
Bir hadîs-i şerîf şöyle:
Cebrail aleyhisselam ile mâneviyat âleminde bir müşahedesinde giderken Peygamber Efendimiz, bir şahsın kocaman bir taşı alıp karşısındaki adamın kafasına var gücüyle vurduğunu ve bu taş darbesiyle o kafasına vurulan adamın kafasının parça parça dağılıp yere düştüğünü ama Allah'ın kudretiyle yine kafanın bir araya geldiğini, o adamın yine taşı vurduğunu, kafanın yine dağıldığını, yine bir araya geldiğini, yine vurduğunu… yani bu böyle bir azap şekli, öyle azap gördüğünü görüyor Peygamber Efendimiz.
Daha başka müşahedeleri var. Hadîs-i şerîf Riyâzü's-Salihîn'de, diyor ki;
"Yâ Cebrâil, bu hâl nedir? Bu adam niye böyle azap oluyor, hikmeti nedir?"
"Yâ Resûlallah! Bu adam namazın farz olduğunu biliyordu. Ama kılmıyordu. Sen misin bu kafayla namazın hem farz olduğunu öğrendin hem de kılmayan diye onun için böyle azap görüyor." diye bildiriliyor. Bu işte namazı bilip de kılmayanların ne kadar şiddetli azaba uğrayacağının bir hadîs-i şerîfteki ifadesi olmuş oluyor. Onun için üzerinizde ibadet borcu bırakmayın.
"Peki, acaba o zaman başka namazları hiç kılmayalım, sünnetleri de kılmayalım hep borç mu ödeyelim?"
Onu da alimlerimiz, ârif alimlerimiz uygun bulmamış. Çünkü sevabı bildirilen ibadetleri yapmayıp da eski borcunu ödemek sevaplı ibadetlerin sevabını kaçırmak demektir. Zaten farz namazları kılmadı, bir kabahat işledi. Kabahatini kapatmak için sevaplı işlerin yerinde zamanında onu yapıyor. Bu sefer başka fırsatları kaçırıyor. bir şeyi telafi edeyim derken telafi edilmeyen başka şeyleri kaçırıyor elinden. Bunların kazası da yok.
Nafile ibadetlerin kazası yok. Farzların var ama nafilelerin kazası yok. Eh bir işrak namazını kaçırsa kaçar, o bir hac ve umre sevabı alacaktı. Artık o günkü bir daha gelmez ele. Gitti. Bir duhâ namazını kaçırsa gitti. Ne kadar ağlasa çaresi yok.
O bakımdan hadîs-i şerîflerde tavsiye edilen nafile ibadetleri yapmaya devam etmeli. Farz borçlarını ayrıca ödemeli.
mecmerkezi.org
Негізгі бет Günahlardan Tevbe Zikre Devam - Mahmud Esad Coşan
Пікірлер: 51