1. iskelede
haydarpaşa rıhtımı’nda yüzümü güneşe tutmuştum
bir serçe gelip kondu bankın öteki ucuna
bilirdim, ne kadar çoğaltsam ellerimi
sığdıramam onu avuçlarıma
derler ki her serçenin sayısız yüzü vardır
ve o her bir yüzün ömrü
bir göz seyirmesi kadardır
her serçenin bir anlık yüzü
başka bir sızı
bankın karşı ucunda, sayısız yüzüyle lâl o serçe
körpe bir aşkın göz parıltılarını saçıp durur
ayakları henüz bankta fakat
kanat vurup uçtu uçacak
kulağına eğilip sorasım gelir:
benimki de
ömrü göz seyirmesi kadar bir aşk mı
aklımdan geçenleri anladı da
kanatlanıverdi çifte maviliğe
süzüldüğü yeni bir yalnızlıktı artık
kimbilir, yeni kalabalıklara karışıp
yeniden, bir başka çoğalacaktı
2. vapurda
istanbul boğazı’nı, vapurların kuyruğunda geçerim hep
martıların kanatlarında gökkuşakları düşleyerek
güneş yakarcasına saldıkça hüzmelerini
ılınıp ısınır, ışık deryası kesilir deniz
bense her defasında ürperir, titrerim
güneş de deniz de boşuna alınır
ürperip titremem üşümekten değil;
elimde yarım somun
kıyıdan kıyıya martı çekerek
senden ayrılıyor olmaktan
...............................
Hüseyin A. Şimşek, Sömürge Kentlerin Aysız Geceleri, FAM Yayınları, s. 11-12
Негізгі бет HÜSEYİN A. ŞİMŞEK │Kıyıdan Kıyıya Martı Çekmek
No video
Пікірлер: 4