O herkes için bir parça Kemal, bir parça da Şaban’dı. Lise yıllarında başladığı oyunculuk hayatının ilk adımlarını tiyatro sahnesinde atmıştı. Bazı oyunlarda repliği bile olmaz, sahnenin bir ucundan girip, tek kelime etmeden öteki ucundan çıkar, yine de izleyenleri kahkahaya boğardı.
Kendi deyimiyle at suratı, büyük, sıcak gülüşü ve doğal oyunculuğu, hemen izleyici ile bütünleşmesini sağlar, aileden biri yapardı onu. 1966’da Müşfik Kenter ve Yıldız Kenter kardeşlerin kurduğu Kent Oyuncuları’nda profesyonel tiyatroya başlamış, kısa sürede kapalı gişe oyunlarda sahne almıştı.
Tek aşkı tiyatroydu… Gelecek kuşaklar gibi kaprislere girmez, bir helva ekmeğe talim eder, oyununu oynar evine giderdi. Liseyi tam 11 yılda bitirmiş, haylaz bir gençti ama iş tiyatroya gelince en titizleri bile geride bırakırdı. Kostümünü, aksesuarını güvenip kimseye vermez, kendisi taşır, kendisi kullanır kendisi temizleyip toparlardı.
Çalışkanlığı konusunda üstüne yoktu. Kısa sürede de Devekuşu Kabare’ye dahil olmuş, dönemin efsanelerinden Zeki Alasya, Metin Akpınar ikilisiyle yakın dostluk kurmuştu. Ancak Zeki ile Metin çoktan sinemaya adım atmış, filmler çevirmeye başlamıştı. Ona garip geliyordu beyazperde. Tiyatro hep canı, aşkı gibiydi
Her şey o andan sonra başlamıştı...
Негізгі бет Ойын-сауық Kemal Sunal'ın Şaban'ı Terk ettiği O An...
Пікірлер: 304