milletini düzene sokayım diye İnci Irmağını geçerek Demir Kapıya kadar ordu sevk ettik. Ondan sonra Türgiş avam halkı düşman olmuş. Kengerise doğru gitti. Bizim askerin atı zayıf, azığı yok idi. Kötü kimse er.....
şeklindeki ifadeler, Göktürklerin On-Ok boyundan olan Türgişlerin, Kengeres ile ilişkisini ve bu ülkenin Göktürkler tarafından bilindiğini ortaya koyar. Orhun Anıtları'nda adı Kengeres olarak geçen bölge günümüzde Syr Derya (Seyhun) Nehri ve bu nehir ile Amu Derya (Ceyhun) Nehri arasındaki bölge Orta Çağ tarihçileri tarafından Maverunnehir olarak adlandırılmıştır. Bu bölge, Avesta gibi Pers kaynaklarında da Kangha olarak geçer ve aşağıdaki metinde yazıldığı gibi Perslerden ayrı bir kültür olarak Turani toplulukların yaşadıkları bir bölge olarak bilinir ' .......kutsal Kangha; Turan halkının yüzlerce, binlerce , onbinlerce sayısının cezasını verebilirim' şeklinde bir ifade ile geçer. Turan olarak bilinen Ceyhun Nehri'nin ötesindeki bu bölgede İran'ı sürekli rahatsız eden topluluklar yaşardı. Günümüzde bu bölge Özbekistan'ın başkenti olan Taşkent 'in güney-batı bölgesi olan Şaş kentine tekabül etmektedir ki Çin kaynakları burayı K’ang-chü, olarak adlandırır. Konstantinos Porphyrogenitus, Kengerleri Ertim, Yula ve Çur boylarından oluşmuş Peçenekler olarak tanımlamıştır. Buradan çıkardığımız sonuç Kaşgarlı Mahmut'un 22 Oğuz Boyu içinde saydığı Peçeneklerin ana yurdu olarak yukarıda açıklanan Çin yıllıklarında adları K’ang-chü olarak bilinen topluluğun oturduğu Kengeres bölgesinin Sümer ülkesi ile bir ilişkisinin olmasının gerekliliğidir.Sümer topluluklarının kökenlerini daha önce yazmış olduğum bir makaleden de anlaşılacağı üzere Kulan olarak adlandırılan ve Sümercesi 'gir' kelimesinden üretilme bir kelime olarak Ur Kral Mezarları ' ndan çıkan eşek kemikleri ile benzerlik gösteren ve günümüz Anadolu lehçesindeki 'küçük eşek' anlamındaki 'kurug' eşeklerinin Türkmenistan'da hala bilinen ve ünlü olan 'kulan' eşekleri ile aynı soydan geliyor olması ve yukarıdaki coğrafya ve Orhun Anıtları' ndaki 'kengeres' ifadeleri ile tam bir paralellik arz ettiğinden de bahsetmek gerekir.
Syr Derya bölgesi ile Mezopotamya'da tarihin ilk kültürünü kuran Sümerler arasında bu dil ve etnolojik benzerlikler, Sümerlerin kökenlerinin Orta Asya bozkırları olduğunu ortaya koyuyor.
Türkçe'de ülke paylaşılan yer, toprak anlamına gelir. Adı Orta Asya'daki Kül Tigin Anıtlarında 'yurt' anlamına gelen ve Kengeres olarak yazılan Sümer tabletlerindeki bu adlandırmaya rağmen Sümerlere, yaşadığı coğrafyada daha önce yaşayan 'Subar' lardan da esinlenilerek Sami kökenli bir dil olan Akadca Şumar kelimesinden üretilmiş ve Sümer adı verilmişti. Kendilerini Sümer olarak adlandırmayan Kengerler, Kengeres ülkesinde yaşıyorlardı. Jules Oppert'in Sümerce ile Türkçe, Fince ve Macarca ile olan ilgisini ortaya koyması, daha sonra Fritz Hommel gibi bilginlerin Türkçe ile Sümercenin yakınlığını ileriye sürmesi ile başlayan Sümerlerin aidiyat meselesi, adlandırmasındaki yanlışlarda olduğu gibi Etrüsk, İskit, Kimmer gibi Orta Asyalı topluluklarının da aidiyatı, batılı bilim adamlarına göre günümüzde yeni araştırmacıların yapacakları arkeolojik kazı çalışmalarının sonuçlarını beklerken bu değerlendirmelerle birlikte m.s. 7. yüzyıla tarihlenen Orhun Anıtları' nda ; (39. satır)
Негізгі бет KENGERLER - SÜMERLER VE KADİM TÜRKLER
Пікірлер: 15