Gayri Münteşir Arabi Mesnevi Nuriye Dersleri - Prof. Dr. Şadi Eren
Ey kalbim! Bil ki: Acaba şöyle birinden daha ahmak, daha ebleh ve daha cahil birini görür müsün? Bu kişi, mesela şeffaf bir zerrede güneşin timsalini veya bir çiçeğin boyasında tecellisini görür, sonra da zerrede görülen güneşçikten ve çiçeğin renginden ve boyasından âlem tavanına asılmış sirac-ı vehhacın bütün levazımatını, hatta seyyareleri cezbetmesini ve âleme merkez olmasını talep eder.
Sonra bu zerre ve çiçekte gördüğü şey bir ârıza ile zevâl bulduğunda, -nazarının kısalığı ve inhisarı sebebiyle-, gün ortasında güneşin vücudunu inkâra başlar. Hâlbuki pırıl pırıl gün ortasındaki diğer zerreler, bütün şebnemler, serpintiler, damlalar, kabarcıklar, havuzlar, denizler ve seyyareler o güneşe birer şahittir.
Sonra bu echel, kader tarafından çizilen ve her şeye kâbiliyetinin liyakatı miktarınca tecelli ile meydana gelen zıllî vücudu, aslî vücudla iltibas eder. Öyle ki şeffaf bir zerrede güneşi gördüğünde “Güneşin azameti nerede? Onun hârika harareti nerede? Nasıl… nasıl?” şeklinde son derece eblehce sorular sorar.
Bazan da onun ateşinden bir parça almak veya eliyle o güneşe dokunmak veya onun zâtına bir şekilde tesirde bulunmak ister. Şunu akıl edemiyor ki, güneşin ona tesir edecek şekilde yakın olması, o kimsenin güneşi etkileyecek şekilde yakınlığını gerektirmez.
Sonra bu echel; küçük, hasis şeylerde acîb bir mükemmellik, dikkat çekici bir ihtimam, üstün bir san’at ve hârika bir hikmet görür. Batıl bir kıyasla onların Sâni’inin bunların yapımında tekellüfte bulunduğunu, çokça uğraştığını zannedip şöyle der: “Mesela sineğin ne kıymeti var ki, bir Sâni’-i Hakîm tarafından ona böyle mühim bir masraf edilsin?” Sonunda bu zavallı bir sofestaî olur çıkar.
Ey arkadaş! “En yüce mesel, Allah içindir.” (Nahl, 60)
“Allah, her şeyin yaratıcısıdır ve O, her şeye vekildir.” (Zümer, 62)
Müşkilin halli için şu dört şeyi bilmen gerekir:
Birincisi: Zerrelerden güneşlere kadar her şey, Allahu Tealâyı kemâl-i rububiyetindeki sıfatlarıyla vasfeder, lâkin O’nun tecellisine mazhar olmakla O’nun vasıflarıyla muttasıf olmaz.
İkincisi: Her şeyden Allahu Teâlâ’nın nuruna bir kapı açılır. Bir kapının açılmasıyla bütün kapıların açılması mümkün olsa bile, kasır bir nazarla bir kapının kapanmasıyla, diğer hadsiz kapılar kapanmaz.
Üçüncüsü: İlm-i muhîtten inikâs eden kader; mutlak, nuranî olan esmanın feyz-i tecellisinden, her bir şey için ona layık bir hisse belirleyip çizmiştir.
“Bir şeyin olmasını murat ettiğinde sadece ‘ol’ der ve o şey olur.” (Yasin, 82)
“Sizin yaratılmanız ve yeniden diriltilmeniz, ancak bir tek insanı yaratmak ve diriltmek gibidir.” (Lokman, 28) Ama gaflet ile eşya kendi nefislerine veya imkân dâhilindeki sebeplere isnad edildiğinde, bütün akıl sahiplerinin bu echel ve eblehin hükmünden neş’et eden muhâlleri kabul etmeleri gerekir.
SİTEMİZ
╚►www.sorularlar...
SOSYAL MEDYADA BİZİ TAKİP EDİYOR MUSUNUZ?
╚► / nurpenceres. .
╚►www.fb.com/nur...
╚► / nurpenceresi
Негізгі бет İlahi Neticeler - Mesnevi Dersleri 12
Пікірлер: 2