Latife Tekin'in ilk olarak 1983 yılında yayımlanan ve büyülü gerçekçilik türünün edebiyatımızdaki en yetkin metinlerinden biri olan bu roman, sadece anlatış şekliyle değil anlattıklarıyla da damgasını vurmuştur. Zamanında toplumcu gerçekçi olmadığı için eleştiren bu eser, Türkiye'nin 1960'lı yıllardan itibaren yaşadığı köyden kente göç olgusunu oldukça başarılı bir şekilde anlatmıştır.
Bu metin yazarın da hayatından otobiyografik öğeler taşımakta olup Aktaş ailesinin hem köydeki hem de göçtükten sonra şehirdeki hayatını iki bölümde aktarmaktadır. Bu eserde büyülü gerçekçilik türünün Dünya edebiyatındaki başyapıtı olan Gabriel Garcia Marquez'in Yüzyıllık Yalnızlık adlı eserine özellikle karakterler bazında benzerlikler bulunmaktadır. Jose Arcadio Buendia'yla Huvat, Ursula'yla da Atiye ve doğumları itibariyle de Aureliano Buendia'yla Dırmit arasında ortak özellikler bulunmaktadır. Fakat Yüzyıllık Yalnızlık hayali köy Macondo'nun değişim hikayesini bize aktarırken Sevgili Arsız Ölüm'se Aktaş ailesinin köyden kente göçüşle birlikte yaşadığı değişimi anlatmaktadır.
Metindeki büyülü gerçekçi öğeler daha çok ailenin kısı Dırmit ve anne Atiye üzerinden şekillenmektedir. Özellikle Dırmit'in anne karnındayken Atiye'ye "Ana" diye seslenmesi, daha romanın başlarında bizleri büyülü gerçekçi atmosfere dahil etmektedir. Bunun haricinde daha pek çok gerçeküstü olay metnin içinde yer almaktadır. Tıpkı Latin Amerika büyülü gerçekçi romanlarda olduğu gibi Latife Tekin de bu eserinde Anadolu'nun sözlü anlatı geleneğini, mitlerini ve İslam öncesi kültürünü kullanmıştır.
Негізгі бет Latife Tekin - Sevgili Arsız Ölüm (Kitap İncelemesi)
Пікірлер: 23