Bizleri anlatan, gözyaşları ile dinlenecek bir şiir..
NE KADAR DA SABIRLISIN YÂ RABBÎ
Mal Senin.. Mülk Senin.. Buyuran Sensin,
Hükmünü, apaçık duyuran Sensin,
Yaratan.. Yaşatan.. Doyuran Sensin,
Yine de kulların, şeytana tâbî;
Ne kadar da sabırlısın.. Yâ Rabbî...
Kur’ân’a cür’et var, göz göre göre,
Ayaklar altında, örf, âdet, töre,
“İslâm” türetmişiz, herkese göre;
Olmuşuz.. Para, pul, putlara tâbî;
Ne kadar da sabırlısın.. Yâ Rabbî...
KUR’ÂN DİYOR Kİ:
(Tuttular) cinleri Allah’a ortak yaptılar, halbuki onları O yaratmıştır.
Bilmeden O’na oğullar ve kızlar icât ettiler. Hâşâ O, onların ileri sürdüğü
niteliklerden münezzehtir. EN’ÂM /100
Âyetlerimizi yalanlayanları, hiç bilmeyecekleri yerden yavaş yavaş
helâke yaklaştıracağız. A’RÂF / 182
Onlara mühlet veririm, çünkü Benim tuzağım (önce mühlet verip
sonra yakalamam) çetindir. A’RÂF / 183
Ey inananlar, şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), fal ve şans okları,
şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.
MÂİDE / 90
Cezâ ve mükâfat, Kur’ân’da çok net,
Kimsede ne korku.. Ne de bir gayret.
Sanki.. Bize değil, Cehennem, Cennet;
Olmuşuz.. Fal, büyü, cinlere tâbî;
Ne kadar da sabırlısın.. Yâ Rabbî...
Dünyayı boğarken, zulmün tekeli,
Terâziyi tutan, eller lekeli.
Çatıları basmış, cehâlet seli;
Olmuşuz.. Bir kara vicdana tâbî;
Ne kadar da sabırlısın.. Yâ Rabbî...
O “Kâlû Belâ”yı, unuttuk çoktan,
İşret soframızda, kuş sütü noksan.
Kimin umûrunda; “Mâide” doksan;
Olmuşuz.. Münâfık fırkaya tâbî;
Ne kadar da sabırlısın.. Yâ Rabbî...
Fakirdik.. Ve lâkin, haddi bilirdik,
Secdede hamd ile, vecde gelirdik.
Üç kuruş gördükçe, sanki delirdik;
Kıldık.. Her güzeli, çirkine tâbî;
Ne kadar da sabırlısın.. Yâ Rabbî...
Uygarlığın, harcı sandık şehveti;
Sunduk sahnelerde, boy boy iffeti.
“San’at” dedik.. Savunduk bu zilleti;
Kıldık.. Mahremleri modaya tâbî;
Ne kadar da sabırlısın.. Yâ Rabbî...
Delik deşik olmuş, ahlâk yasası,
Sülüklerle dolmuş, mülkün kasası.
Mahşermiş.. Mîzânmış.. Kimin tasası?
Artık.. Rüşvet bile, rüşvete tâbî;
Ne kadar da sabırlısın.. Yâ Rabbî...
KUR’ÂN DİYOR Kİ:
Ey inananlar, zannın çoğundan kaçının, çünkü zannın bir kısmı
günahtır. Birbirinizin gizli şeylerini araştırmayın; biriniz diğerinizi
arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemeği sever
mi? İşte bundan iğrendiniz. O halde Allah’tan korkun, şüphesiz Allah,
tevbeyi çok kabul eden, çok esirgeyendir HUCURÂT/12
........Altın ve gümüşü yığıp da, onları Allah yolunda harcamayanlar
var ya, işte onlara acı azâbı müjdele. TEVBE/ 34
O gün ,(bu paralar) cehennem ateşinde kızdırılıp bunlarla onların,
alınları, yanları ve sırtları dağlanır; “işte nefisleriniz için yığdıklarınız, Artık
yığmakta olduğunuz şeyleri (azâbını) tadın. TEVBE/ 35
Yüzyüze ikrâmda, sahte bir yarış,
Dostun arkasından, diller bir karış.
Lâfta kalmış.. Sevgi, saygı ve barış;
Olmuşuz.. Selâmsız bir nesle tâbî;
Ne kadar da sabırlısın.. Yâ Rabbî...
Bir yanda milyonlar, aç sefil bekler,
Bir deri bir kemik, üryân bebekler,
Bir yanda el bebek, kaniş köpekler;
Olmuşuz.. Bencil bir tîynete tâbî;
Ne kadar da sabırlısın.. Yâ Rabbî...
Denizler kokuşmuş, dağlar yanmada,
Bacalar, göklere zehir sunmada,
Dünya can çekişir; son savunmada;
Nîmete nâmertçe, açmışız harbi,
Ne kadar da sabırlısın.. Yâ Rabbî...
KUR’ÂN DİYOR Kİ:
Fâiz yiyen kimseler (kabirlerinden) tıpkı şeytan çarpmış kimseler gibi
çarpılmış olarak kalkarlar. Onların bu hâli, “Alış - veriş (ticaret) de fâiz gibidir” demelerindendir. Oysa ki Allah, ticâreti helâl, fâizi haram kılmıştır. Bundan sonra kime Rabb’inden bir öğüt gelir de fâizden vazgeçerse, geçmişte olan kendisinindir ve işi Allah’a kalmıştır. (Allah dilerse onu affeder) Kim tekrar fâize dönerse, işte onlar ateşliktir, orada devamlı kalırlar. BAKARA / 275
Ey îmân edenler! Allah’tan korkun. Eğer gerçekten inanıyorsanız fâiz
olarak artan miktarı almayın. Eğer böyle yapmazsanız, Allah ve elçisiyle savaşa girdiğinizi bilin. Eğer tevbe edip fâizcilikten vazgeçerseniz, sermâyeniz sizindir. Böylece ne haksızlık edersiniz ne de haksızlığa uğratılırsınız. BAKARA / 278, 279
Herşeyi uydurduk, hâşâ Kitaba,
Haram ve helâli, koyduk bir kaba;
Çorbamıza bile, karıştı ribâ,
Sana ve Resûl’e, açmışız harbi,
Ne kadar da sabırlısın.. Yâ Rabbî...
Alışmış dilimiz, fitne tadına,
İslâm zulmedermiş, güyâ kadına.
Yalan söylüyoruz, Kur’ân adına;
Yüce Kelâmına, açmışız harbi,
Ne kadar da sabırlısın.. Yâ Rabbî...
Nasıl da bastırmış.. Küfrân sisleri,
Kaybolmuş.. Nebî’nin, nûrlu izleri.
Bunca belâ.. Uyarmıyor bizleri;
Olmuşuz.. Kör, sağır bir nefse tâbî;
Ne kadar da sabırlısın.. Yâ Rabbî...
Anlatmaya, dilde lisan yetmiyor,
Utancından, durdu kalem gitmiyor,
Ne yapsak da, bizde kusur bitmiyor;
Olmuşuz.. Bir kere isyâna tâbî;
Kurtar bizi.. Kurtar bizi.. Yâ Rabbî...
CENGİZ NUMANOĞLU-ŞUUR KİTABI SYF:204
Негізгі бет Ne Kadar Da Sabırlısın YÂ RABBÎ- Cengiz NUMANOĞLU
Пікірлер: 60