-HİKAYE- Evde işe gitmek için hazırlanıyordum. Bir şirkette asistan olarak çalışıyordum. Patronum Jeon Jungkook. Kendisi soğuk bir insandır. Sebebi ne bilmiyorum ama insanlarla hiç bir zaman duygusal ilişki kurmaz. Herkesi kendinden uzaklaştırmayı çok seviyor. Kendisi ile hiç bir zaman karşı karşıya oturup konuşmamışızdır. Ne zaman odasına girip bir şey söylesem onayladığı zaman kafasını sallamakla yetiniyor. Dediğim gibi soğuk biri. Kendisi ile karşılıklı konuşmak çok zor. İlerideki karısı için üzülüyorum. Şirkete geldiğimde hemen kendi odama girip bugün için gerekli olan dosyaları ayarladım ve hepsini sırasına göre dizip Jungkook beyin odasına gittim. Kapısını tıklattıktan sonra içeri girdim. Ama gördüğüm şeyle biraz şaşırdım. Jungkook bey kafasını masasına koymuş yatıyordu. Normalde asla böyle bir şey yapmazdı. Bizi ne zaman uyuyor olarak görse hemen kızardı ve mesaiye bırakırdı. Öğle yemeği molasını 1 dakika geç bitirsek ertesi gün mola yapamıyorduk. Asla tolerans göstermiyordu. Kendisi de bu saydıklarımı asla yapmıyordu zaten. İşine çok önem veren bir adamdı. Kendi planlarının asla dışına çıkmazdı. Ne 1 saat erken uyanır, ne 1 saat geç yatardı. Her şeyi önceden planlıydı. Daha önce onu hiç iş yerinde uyurken görmemiştim. Yavaşça yanına gittim. Nasıl uyurken bu kadar masum görünebiliyordu? Halbu ki eğer uyanık olsaydı ve onun yanına böylece girdiğimi görseydi şimdiye bağırmaktan sesi kısılmıştı. Şu anki hâli uyanıkkenki hâlinden bin kat daha iyiydi ama yine de uyandırmak zorundaydım. “Jungkook bey?” hafifçe kolunu dürttüğümde çoktan uyanmıştı bile. Bu kadar çabuk uyanmasına şaşırmıştım. Kafasını kaldırıp bana baktığında o da şaşırmıştı. Neler olduğunu anlamış olmalı ki hemen kendini toparladı. “Evet, ne vardı?” sesinden hasta olduğu anlamıştım. Zar zor konuşuyordu. “Jungkook bey, hasta mısınız?” “Hayır, abartılacak bir şey değil. Sen ne için gelmiştin?” Abartılacak bir şeydi. Sesini zar zor duyuyordum. Elimdeki dosyaları gösterdim. “Dün istediğiniz dosyaları getirdim.” Dosyaları elimden aldı ve hepsini tek tek incelemeye başladı. “Çıkabilirsin.” dediğinde kapıya yöneldim. Ama aklıma gelen şey ile tekrar ona döndüm. “Üşütmüş gibisiniz. Kendinize dikkat edin Jungkook bey, ateşiniz çıkmasın.” Sonrasında o bir şey demeden odasından çıktım. - Gün sonunda eşyalarımı toparlayıp şirketten ayrılmıştım. Evime gidip güzelce bir duş almış ardından yemeği yemiştim. Uzun zamandır kendime çok fazla vakit ayıramıyordum, işlerim yüzünden. Bu yüzden bir film izlemeye karar verdim. Tam kumandayı elime almıştım ki telefonum çalmaya başlamıştı. Kim olduğuna bakmak için telefonumu elime almıştım. Jungkook bey arıyordu? İyi de bu saatte ne olmuştu ki? Umarım bir hatam olmamıştır. Daha fazla bekletmemek için telefonu açıp kulağıma dayamıştım. “Alo?” Uzunca bir süre karşı taraftan ses gelmemişti. “Jungkook bey?” Daha sonra onun hırıltılı sesini duymuştum. “Haewon..” Sesi çok kısık gelse bile yine de adımı söylediği anlayabilmiştim. “Jungkook bey, siz iyi misiniz? Ne oluyor?” “Haewon, kendimi iyi hissetmiyorum. Yanıma gelir misin?” Telaşlanmıştım. Ne olmuştu ki şimdi durduk yere? “Tamam ben hemen geliyorum.” Telefonu hızla kapatmıştım. Üzerimdekileri umursamadan onların üzerine montumu giyip arabamın anahtarını da alıp evden çıktım. Arabama bindiğim gibi hemen Jungkook beyin evine sürdüm. Evine geldiğimde hiç durmadan zilini çalıyordum. En sonunda kapıyı açtığında endişeli gözlerimle onu süzüyordum. Ayakta zor duruyordu. Beni görünce gülümsemişti. Onu da yavaşça iterek birlikte içeri girmemizi sağladım. Benden destek almasını sağlayarak onu salona taşıdım. Koltuğa oturtup tekrar ona baktığımda o da bana bakıyordu. “İyi misiniz?” “Sanırım. Sağol Haewon.” Kaşlarımı çattım. “Ne için?” “Geleceğini düşünmemiştim. Geldiğin için teşekkür ederim.” Gülümsedim. “Nasıl bu kadar hasta olmayı başardınız? Size sabah kendinize dikkat etmeniz gerektiğini söylemiştim.” “Demek ki sadece demek ile yetinmemen gerekiyormuş.” “Anlamadım?” Cevap vermedi ve koltuğa iyice yayıldı. Kafasını arkasına yaslayıp gözlerini kapattı. “Siz uzanın. Ben size çay yapacağım.” Kafasını yavaşça salladı ve sırt üstü olacak şekilde koltuğa uzandı. Onun yattığı koltuğun karşısındaki sandalyede bir battaniye görünce oraya gidip battaniyeyi aldım ve Jungkook beyin üzerine örttüm. Hiç bir şey yapmadan uzanmaya devam etti. İçeri gidip dolapları karıştırmaya başladım. En sonunda çayın olduğu rafı bulduğumda zaferle gülümsedim. Bir kaç dakika sonra çay hazır olduğunda tekrar salona, Jungkook beyin yanına gittim. Çayı masaya bırakıp Jungkook beyi uyandırmaya çalıştım. “Jungkook bey, çayınız hazır.” Uyanmayınca tekrar seslendim. Ama yine uyanmadı. Hafifçe dürtmeye başladım. Gözlerini az da olsa açmıştı. Telaşla elimi alnına koyduğumda şok oldum. “Jungkook bey siz yanıyorsunuz!” Hâlâ bana boş gözlerle bakıyordu. “Hemen kalkıp hastaneye gitmemiz lazım.” Diyerek üzerindeki battaniyeyi çekiştirdim. “Ya çekme şunu!” Mızmızlanarak söylediği şeyle seslice ofladım. “Jungkook bey kalkmanız lazım, çok ateşiniz var!” “Gidemem hastaneye ben.” “Neden?” “İstemiyorum çünkü.” “Jungkook bey çocuk musunuz siz? Ayrıca siz bana neden ateşiniz olduğunu söylemediniz?” “Sormadın ki.” Diye umursamaz bir tavır takındığında ona dik dik bakıyordum. “Tamam, demedim bir şey. Ama senin suçun! Gelip kontrol etmen gerekirdi!” “Ha şimdi ben suçlu oldum yani? “Evet.” Ciddi ciddi konuşması sinirlerimi bozuyordu. Hemen kollarından tutup onu kaldırmaya çalıştım. Yerinden bir cm bile kıpırdamamıştı. “Kalkın. Hadi çabuk. Siz kendinizde değilsiniz. Kendinize gelebilmek için ılık bir duş alın isterseniz.” “Hayır gerek yok. Ben gayet kendimdeyim.” “Jungkook bey mızmızlanmanın sırası değil. Lütfen kalkar mısınız? Sağlığınıza kavuşabilmeniz için kalkmanız lazım.” “Benim kavuşmak istediğim şey sağlığım değil ki.” “Anlamadım?” “Boşver.“ Deyip kalktı ve yukarı çıkmaya başladı. “Suyunuz ılık olsun!” Cevap vermeden merdivenleri çıkmaya devam etmişti. Onun için yaptığım çayı aldım ve ben içtim. Sonrasında mutfağa gittim ve onun için ateş düşürücü aramaya başladım. Neredeyse yarım saattir bir ateş düşürücü arıyordum ama yok! Hiç bir yerde bulamamıştım! “Nerede bu lanet olası ateş düşürücü?!” “Gözünün önünde.” Arkamdan geldiğini duyduğumda o tarafa döndüm. Yanıma gelip beni tezgahla arasına alacak şekilde arkamdan bir şey almıştı. Sonrasında geri çekildiğinde elindeki hapları görmüştüm. Hemen elinden aldım ve o beni izlerken onun ellerinden kurtulup salona gittim. Bir bardağa su doldurduktan sonra tekrar arkamı dönmüştüm ki Jungkook bey kapıya yaslanmış beni izliyordu. Kendime gelip elimdeki hapı ve suyu ona uzattım. Elimdekileri alıp hapı su yardımıyla içti. Şimdi fark ediyorum. Saçları ıslaktı! “Jungkook bey?!” Şaşkınlıkla bana baktı. “Saçınızı niye kurutmadınız? Bakın zaten hastasınız daha kötü olacaksınız!” Elindeki bardağı aldım ve masaya bıraktım. “Kurutma makinası nerede?” “Tamam. Ben kuruturum saçımı. Sana geldiğin için teşekkür ederim. Ama artık girebilirsin.” “Ne?” Gerçekten bana git mi diyordu? Ona o kadar yardım etmiştim? Üstelik gece gece işim gücüm yokmuş gibi beni çağırdı diye çıkıp gelmiştim? “Gerçekten beni kırmayıp geldiğin için teşekkür ederim. Sayende kendimi daha iyi hissediyorum.” Gözlerine baktığımda anlayabiliyordum. Bağlanmaktan korkuyordu. Birine bağlanmaktan, kör kütük aşık olmaktan korkuyordu. “Korkuyorsunuz.” “Efendim?” “Birisine bağlanmaktan, birisini sevmekten, birisine 𝐚𝐬̧𝛊𝐤 olmaktan korkuyorsunuz. Birisi sizi sever diye korkuyorsunuz. Bu yüzden herkesi, her şeyi kendinizden uzaklaştırıyorsunuz. Neden?” “Haewon yeter.” “Niye? Haksız mıyım? Korkaksınız işte! Sevemiyorsunuz değil, sevmek istemiyorsunuz!” “Haewon yeter dedim!” “Hah! Yeter öyle mi? Söylesenize en son ne zaman bir insana onu sevdiğinizi söylediniz? En son ne zaman bir insanla oturup sohbet ettiniz? Söylesenize! En son ne zaman birisini sevdiniz!-“ Bir an da beni öpmesiyle sözüm kesilmişti. Gözlerim sonuna kadar açılmıştı. Hiç durmadan sertçe öpüyordu beni. Kendime geldiğimde onu hızla itmiştim. “Ne yapıyorsunuz?!” Bana öylece bakıyordu. “Haewon ben, ben galiba seni seviyorum.” Şaşkınlıktan ne yapacağımı şaşırmıştım. Bu adam ciddi miydi şu an? “Ben bundan bahsetmiyordum! Sevgi bu değil! Bu yaptığınıza taciz denir! Sevmek ne demek önce onu öğrenin. Sonra gelip ilanı aşk yaparsınız!” Hızla evden çıktığımda o da peşimden gelmişti. Yağmur yağıyordu. Islanmamak için hızla arabama koşmuştum fakat arabaya binemeden Jungkook beni kolumdan yakalamış ve kendisine çevirmişti.
@JeonJwkk
Жыл бұрын
Devamı… “Öğret o zaman.” Anlamaz gözlerle ona baktım. “Neyi?” “Sevgiyi, sevmeyi..” İkimizde sırılsıklam olmuştuk. Umarım hastalığı daha da kötüye gitmezdi. “Sizi anlamıyorum. Daha açık konuşur musunuz?” Bana biraz daha yaklaştı ve aramızda mesafe olmasını engelledi. Hala bir eliyle kolumu tutuyordu. “Bana sevgiyi öğretir misin Haewon? Aşkı mesela? Aşkı seninle öğrenmeme izin verir misin?” İstemsizce bir gülümseme yayılmıştı suratıma. Usulca kafamı salladım. Bana yaklaşmaya başladığında ne yapmak istediğini anladım ve bu sefer ben önce davranarak dudaklarımızı birleştirdim. Onun elleri benim belime giderken ben çoktan kollarımı onun boynuna dolamıştım bile. Dakikalar sonrasında ayrıldığımızda ikimizde nefes alışverişlerimizi düzene sokmaya çalışıyorduk. Gözlerimi açıp ona baktığımda onun çoktan bana baktığını gördüm. Öyle bir bakıyordu ki.. Ona kimsenin aşkı öğretmesine gerek yoktu, o zaten çoktan aşık olmuştu.. “Senin yüzünden hastalanacağım!” Sahte bir sinirle ona söylediğime gülmüştü. “E ne güzel işte? Yarın işe gitmemek için bahanemiz de var artık.” İkimizde güldüğümüzde tekrar bana yaklaşıp öpmüştü beni… -SON- sanki pek güzel olmadı? siz ne düşünüyorsunuz?
@Vzhdhs-mv5jx
Жыл бұрын
@@JeonJwkk bende gözükmüyo
@jeonniejala
Жыл бұрын
@@JeonJwkk neden kimse bu kadar güzel aşk hikayesine yorum yapmamış ki... Bundan bir ROMAN çıkar bee...
@JeonJwkk
Жыл бұрын
@@Vzhdhs-mv5jx -HİKAYE- Evde işe gitmek için hazırlanıyordum. Bir şirkette asistan olarak çalışıyordum. Patronum Jeon Jungkook. Kendisi soğuk bir insandır. Sebebi ne bilmiyorum ama insanlarla hiç bir zaman duygusal ilişki kurmaz. Herkesi kendinden uzaklaştırmayı çok seviyor. Kendisi ile hiç bir zaman karşı karşıya oturup konuşmamışızdır. Ne zaman odasına girip bir şey söylesem onayladığı zaman kafasını sallamakla yetiniyor. Dediğim gibi soğuk biri. Kendisi ile karşılıklı konuşmak çok zor. İlerideki karısı için üzülüyorum. Şirkete geldiğimde hemen kendi odama girip bugün için gerekli olan dosyaları ayarladım ve hepsini sırasına göre dizip Jungkook beyin odasına gittim. Kapısını tıklattıktan sonra içeri girdim. Ama gördüğüm şeyle biraz şaşırdım. Jungkook bey kafasını masasına koymuş yatıyordu. Normalde asla böyle bir şey yapmazdı. Bizi ne zaman uyuyor olarak görse hemen kızardı ve mesaiye bırakırdı. Öğle yemeği molasını 1 dakika geç bitirsek ertesi gün mola yapamıyorduk. Asla tolerans göstermiyordu. Kendisi de bu saydıklarımı asla yapmıyordu zaten. İşine çok önem veren bir adamdı. Kendi planlarının asla dışına çıkmazdı. Ne 1 saat erken uyanır, ne 1 saat geç yatardı. Her şeyi önceden planlıydı. Daha önce onu hiç iş yerinde uyurken görmemiştim. Yavaşça yanına gittim. Nasıl uyurken bu kadar masum görünebiliyordu? Halbu ki eğer uyanık olsaydı ve onun yanına böylece girdiğimi görseydi şimdiye bağırmaktan sesi kısılmıştı. Şu anki hâli uyanıkkenki hâlinden bin kat daha iyiydi ama yine de uyandırmak zorundaydım. “Jungkook bey?” hafifçe kolunu dürttüğümde çoktan uyanmıştı bile. Bu kadar çabuk uyanmasına şaşırmıştım. Kafasını kaldırıp bana baktığında o da şaşırmıştı. Neler olduğunu anlamış olmalı ki hemen kendini toparladı. “Evet, ne vardı?” sesinden hasta olduğu anlamıştım. Zar zor konuşuyordu. “Jungkook bey, hasta mısınız?” “Hayır, abartılacak bir şey değil. Sen ne için gelmiştin?” Abartılacak bir şeydi. Sesini zar zor duyuyordum. Elimdeki dosyaları gösterdim. “Dün istediğiniz dosyaları getirdim.” Dosyaları elimden aldı ve hepsini tek tek incelemeye başladı. “Çıkabilirsin.” dediğinde kapıya yöneldim. Ama aklıma gelen şey ile tekrar ona döndüm. “Üşütmüş gibisiniz. Kendinize dikkat edin Jungkook bey, ateşiniz çıkmasın.” Sonrasında o bir şey demeden odasından çıktım. - Gün sonunda eşyalarımı toparlayıp şirketten ayrılmıştım. Evime gidip güzelce bir duş almış ardından yemeği yemiştim. Uzun zamandır kendime çok fazla vakit ayıramıyordum, işlerim yüzünden. Bu yüzden bir film izlemeye karar verdim. Tam kumandayı elime almıştım ki telefonum çalmaya başlamıştı. Kim olduğuna bakmak için telefonumu elime almıştım. Jungkook bey arıyordu? İyi de bu saatte ne olmuştu ki? Umarım bir hatam olmamıştır. Daha fazla bekletmemek için telefonu açıp kulağıma dayamıştım. “Alo?” Uzunca bir süre karşı taraftan ses gelmemişti. “Jungkook bey?” Daha sonra onun hırıltılı sesini duymuştum. “Haewon..” Sesi çok kısık gelse bile yine de adımı söylediği anlayabilmiştim. “Jungkook bey, siz iyi misiniz? Ne oluyor?” “Haewon, kendimi iyi hissetmiyorum. Yanıma gelir misin?” Telaşlanmıştım. Ne olmuştu ki şimdi durduk yere? “Tamam ben hemen geliyorum.” Telefonu hızla kapatmıştım. Üzerimdekileri umursamadan onların üzerine montumu giyip arabamın anahtarını da alıp evden çıktım. Arabama bindiğim gibi hemen Jungkook beyin evine sürdüm. Evine geldiğimde hiç durmadan zilini çalıyordum. En sonunda kapıyı açtığında endişeli gözlerimle onu süzüyordum. Ayakta zor duruyordu. Beni görünce gülümsemişti. Onu da yavaşça iterek birlikte içeri girmemizi sağladım. Benden destek almasını sağlayarak onu salona taşıdım. Koltuğa oturtup tekrar ona baktığımda o da bana bakıyordu. “İyi misiniz?” “Sanırım. Sağol Haewon.” Kaşlarımı çattım. “Ne için?” “Geleceğini düşünmemiştim. Geldiğin için teşekkür ederim.” Gülümsedim. “Nasıl bu kadar hasta olmayı başardınız? Size sabah kendinize dikkat etmeniz gerektiğini söylemiştim.” “Demek ki sadece demek ile yetinmemen gerekiyormuş.” “Anlamadım?” Cevap vermedi ve koltuğa iyice yayıldı. Kafasını arkasına yaslayıp gözlerini kapattı. “Siz uzanın. Ben size çay yapacağım.” Kafasını yavaşça salladı ve sırt üstü olacak şekilde koltuğa uzandı. Onun yattığı koltuğun karşısındaki sandalyede bir battaniye görünce oraya gidip battaniyeyi aldım ve Jungkook beyin üzerine örttüm. Hiç bir şey yapmadan uzanmaya devam etti. İçeri gidip dolapları karıştırmaya başladım. En sonunda çayın olduğu rafı bulduğumda zaferle gülümsedim. Bir kaç dakika sonra çay hazır olduğunda tekrar salona, Jungkook beyin yanına gittim. Çayı masaya bırakıp Jungkook beyi uyandırmaya çalıştım. “Jungkook bey, çayınız hazır.” Uyanmayınca tekrar seslendim. Ama yine uyanmadı. Hafifçe dürtmeye başladım. Gözlerini az da olsa açmıştı. Telaşla elimi alnına koyduğumda şok oldum. “Jungkook bey siz yanıyorsunuz!” Hâlâ bana boş gözlerle bakıyordu. “Hemen kalkıp hastaneye gitmemiz lazım.” Diyerek üzerindeki battaniyeyi çekiştirdim. “Ya çekme şunu!” Mızmızlanarak söylediği şeyle seslice ofladım. “Jungkook bey kalkmanız lazım, çok ateşiniz var!” “Gidemem hastaneye ben.” “Neden?” “İstemiyorum çünkü.” “Jungkook bey çocuk musunuz siz? Ayrıca siz bana neden ateşiniz olduğunu söylemediniz?” “Sormadın ki.” Diye umursamaz bir tavır takındığında ona dik dik bakıyordum. “Tamam, demedim bir şey. Ama senin suçun! Gelip kontrol etmen gerekirdi!” “Ha şimdi ben suçlu oldum yani? “Evet.”. Ciddi ciddi konuşması sinirlerimi bozuyordu. Hemen kollarından tutup onu kaldırmaya çalıştım. Yerinden 1 cm bile kıpırdamamıştı. “Kalkın. Hadi çabuk. Siz kendinizde değilsiniz. Kendinize gelebilmek için ılık bir duş alın isterseniz.” “Hayır gerek yok. Ben gayet kendimdeyim.” “Jungkook bey mızmızlanmanın sırası değil. Lütfen kalkar mısınız? Sağlığınıza kavuşabilmeniz için kalkmanız lazım.” “Benim kavuşmak istediğim şey sağlığım değil ki.” “Anlamadım?” “Boşver.“ Deyip kalktı ve yukarı çıkmaya başladı. “Suyunuz ılık olsun!” Cevap vermeden merdivenleri çıkmaya devam etmişti. Onun için yaptığım çayı aldım ve ben içtim. Sonrasında mutfağa gittim ve onun için ateş düşürücü aramaya başladım. Neredeyse yarım saattir bir ateş düşürücü arıyordum ama yok! Hiç bir yerde bulamamıştım! “Nerede bu lanet olası ateş düşürücü?!” “Gözünün önünde.” Arkamdan geldiğini duyduğumda o tarafa döndüm. Yanıma gelip beni tezgahla arasına alacak şekilde arkamdan bir şey almıştı. Sonrasında geri çekildiğinde elindeki hapları görmüştüm. Hemen elinden aldım ve o beni izlerken onun ellerinden kurtulup salona gittim. Bir bardağa su doldurduktan sonra tekrar arkamı dönmüştüm ki Jungkook bey kapıya yadlanmış beni izliyordu. Kendime gelip elimdeki hapı ve suyu ona uzattım. Elimdekileri alıp hapı su yardımıyla içti. Şimdi fark ediyorum. Saçları ıslaktı! “Jungkook bey?!” Şaşkınlıkla bana baktı. “Saçınızı niye kurutmadınız? Bakın zaten hastasınız daha kötü olacaksınız!” Elindeki bardağı aldım ve masaya bıraktım. “Kurutma makinası nerede?” “Tamam. Ben kuruturum saçımı. Sana geldiğin için teşekkür ederim. Ama artık girebilirsin.” “Ne?” Gerçekten bana git mi diyordu? Ona o kadar yardım etmiştim? Üstelik gece gece işim gücüm yokmuş gibi beni çağırdı diye çıkıp gelmiştim? “Gerçekten beni kırmayıp geldiğin için teşekkür ederim. Sayende kendimi daha iyi hissediyorum.” Gözlerine baktığımda anlayabiliyordum. Bağlanmaktan korkuyordu. Birine bağlanmaktan, kör kütük aşık olmaktan korkuyordu. “Korkuyorsunuz.” “Efendim?” “Birisine bağlanmaktan, birisini sevmekten, birisine 𝐚𝐬̧𝛊𝐤 olmaktan korkuyorsunuz. Birisi sizi sever diye korkuyorsunuz. Bu yüzden herkesi, her şeyi kendinizden uzaklaştırıyorsunuz. Neden?” “Haewon yeter.” “Niye? Haksız mıyım? Korkaksınız işte! Sevemiyorsunuz değil, sevmek istemiyorsunuz!” “Haewon yeter dedim!” “Hah! Yeter öyle mi? Söylesenize en son ne zaman bir insana onu sevdiğinizi söylediniz? En son ne zaman bir insanla oturup sohbet ettiniz? Söylesenize! En son ne zaman birisini sevdiniz!-“ Bir an da beni öpmesiyle sözüm kesilmişti. Gözlerim sonuna kadar açılmıştı. Hiç durmadan sertçe öpüyordu beni. Kendime geldiğimde onu hızla itmiştim. “Ne yapıyorsunuz?!” Bana öylece bakıyordu. “Haewon ben seni seviyorum.” Şaşkınlıktan ne yapacağımı şaşırmıştım. Bu adam ciddi miydi şu an? “Ben bundan bahsetmiyordum! Sevgi bu değil! Bu yaptığınıza taciz denir! Sevmek ne demek önce onu öğrenin. Sonra gelip ilanı aşk yaparsınız!” Hızla evden çıktığımda o da peşimden gelmişti. Yağmur yağıyordu. Islanmamak için hızla arabama koşmuştum fakat arabaya binemeden Jungkook beni kolumdan yakalamış ve kendisine çevirmişti.
@JeonJwkk
Жыл бұрын
@@Vzhdhs-mv5jx Devamı… “Öğret o zaman.” Anlamaz gözlerle ona baktım. “Neyi?” “Sevgiyi, sevmeyi..” İkimizde sırılsıklam olmuştuk. Umarım hastalığı daha da kötüye gitmezdi. “Sizi anlamıyorum. Daha açık konuşur musunuz?” Bana biraz daha yaklaştı ve aramızda mesafe olmasını engelledi. Hala bir eliyle kolumu tutuyordu. “Bana sevgiyi öğretir misin Haewon? Aşkı mesela? Aşkı seninle öğrenmeme izin verir misin?” İstemsizce bir gülümseme yayılmıştı suratıma. Usulca kafamı salladım. Bana yaklaşmaya başladığında ne yapmak istediğini anladım ve bu sefer ben önce davranarak dudaklarımızı birleştirdim. Onun elleri benim belime giderken ben çoktan kollarımı onun boynuna dolamıştım bile. Dakikalar sonrasında ayrıldığımızda ikimizde nefes alışverişlerimizi düzene sokmaya çalışıyorduk. Gözlerimi açıp ona baktığımda onun çoktan bana baktığını gördüm. Öyle bir bakıyordu ki.. Ona kimsenin aşkı öğretmesine gerek yoktu, o zaten çoktan aşık olmuştu.. “Senin yüzünden hastalanacağım!” Sahte bir sinirle ona söylediğime gülmüştü. “E ne güzel işte? Yarın işe gitmemek için bahanemiz de var artık.” İkimizde güldüğümüzde tekrar bana yaklaşıp öpmüştü beni… -SON-
@nisaiste99
Жыл бұрын
Herkes duysun haewon jungkooku tAciZ eDiYo (Hikaye müq)
@JeonJwkk
Жыл бұрын
şqödlwöslwödöşwödşödöfö ❤️
@Balon_baligisi
Жыл бұрын
İlerdeki karısı için üzülüyorum dediği yerde dedimki:kendin için üzülme asko 😌💅🏻
@JeonJwkk
Жыл бұрын
lqkfkwkksnfşsmldmf
@lifetokjs
Жыл бұрын
Sen=ben
@Felixy-c1d
Жыл бұрын
Hic kimse yorum yapmamis hih ben yaparim ozaman. Cooooooooook guzel olmus emin olabilirsin
@JeonJwkk
Жыл бұрын
❤️❤️❤️❤️
@zarakarim2732
Жыл бұрын
söyle patonumuz oldu da biz mi calismadik bee
@stayofkids
Жыл бұрын
B-bu hikaye ç-çok güzel o-olmuş...... şarkı,hikaye birbirine uymuş....çok güzel yazıyorsun hakkını vermek lazım daha fazla aboneyi hak ediyorsun... Keşke bizimde böyle bir patronumuz olsa ama onu rüyamızda görürüz....yeni abonen💗🫀
@JeonJwkk
Жыл бұрын
💞💞
@Hissparkles
Жыл бұрын
Çok güzel olmuş ❤
@Jiminl816
Жыл бұрын
Süperrrrğ
@JeonJwkk
Жыл бұрын
💕💕
@Drew_brucemarshall_0
Жыл бұрын
Çok güzel yazmışsın ellerine sağlık canım. Özellikle Junkook kızı öptükten sonra kızın direk kızması hoşuma gitti çünkü çoğu hikaye de kızlar "Bende seni seviyorum" der ama bence böyle olmamalı. Senin kanalınla daha yeni tanıştım ama direk abone oldum. ❤❤❤
@JeonJwkk
Жыл бұрын
çok teşekkür ederiim ❤️❤️
@Drew_brucemarshall_0
Жыл бұрын
@@meleknur1939 nedeni mesela seni biri bir anda öpüyor ve senin hiçbir tepki göstermediğini düşün. Bence böyle olmaz o yüzden bu yorumu yaptım ama herkesin kendi görüşleridir buna karışamam tabiki. 😊😊
@Drew_brucemarshall_0
Жыл бұрын
@@JeonJwkk birşey değil canım asıl ben teşekkür ederim böyle güzel hikayeler yazdığın için. 😘😘
@JeonJungkook-hb9rc
Жыл бұрын
Çok güzel olmuş cnm😊
@JeonJwkk
Жыл бұрын
sağol aşk
@Atkafasıxx655
11 ай бұрын
Çok güzel olmuş
@findikooo
Жыл бұрын
Eline emegine saglik ama ben pek begenmedim uzgunum ama emek vermissin umarim seni kirmam ❤🩹
@JeonJwkk
Жыл бұрын
aşk neden beğenmediğini sorabilir miyim? belki senin beğenebileceğin başka bir hikaye yazabilirim?
@Subaizvari
Жыл бұрын
Hikaye coook güzel artik 100 abonesinnn benden olsun bı abone dee🎉🎉🎉
@JeonJwkk
Жыл бұрын
💞💞
@Subaizvari
Жыл бұрын
@@JeonJwkk ❤️🎼
@Jamespotter1145
Жыл бұрын
Rica etsem şöyle bişey yapabilirmisin ister yap ister yapma karar senin ama yaparsan sevinirim "Mafya otizimli kıza aşık olur" Yaparsan çok sevinirim ama yapmazsan canın sağ olsun
@Jamespotter1145
Жыл бұрын
❤❤
@JeonJwkk
Жыл бұрын
aşkım otizm hakkında pek bir şey bilmiyorum ama araştırıp yazmaya çalışırım, yine de söz veremiyorum ❤️❤️
@Jamespotter1145
Жыл бұрын
Teşekkürler❤
@alinaqln
Жыл бұрын
Tatlım sonu biraz garip olmuş yani kız ilk önce taciz diyor ve sonra gidip beş dakika sonra kendisi öpüyor kötü amacli yazmadım güzelim sakın yanlış anlama tamammı?bebegim
@JeonJwkk
Жыл бұрын
farkındayım sonu pek iyi bağlayamadım. asıl bunu fark edip söylemen hoşuma gitti. çok teşekkür ederim ❤️
@alinaqln
Жыл бұрын
@@JeonJwkk bir şey değil güzelim
@PrensesMerve-p4y
Жыл бұрын
lan sen erkek misin@@alinaqln
@alinaqln
Жыл бұрын
@@PrensesMerve-p4y hayirr
@PrensesMerve-p4y
Жыл бұрын
yemin et lan ben seni erkek sandım bebe ğim falan diyince amaaaan banane gitmiş bir şey ne diye uzatıyorum ki neyse özür dilerim hadi baaay@@alinaqln
Пікірлер: 159