Kimiz? Kim olduğumuzu bize “ne” söyler? Ya da kim olduğumuzun sırrı nerededir? Bir insan, kim olduğuna nereye, nelere bakarak karar verebilir?
Kültür! Kültürümüz… derken ne söylemiş oluyoruz. Kimliğimizden farklı mı? Aynı kültürü paylaşan ama farklı kimliklerde oldukları söylenen halklarız, haklardık… Ne oldu?
Devletin, kendine eklemlenenlerle planlı biçimde sürdürdüğü 1800'lerin sonundan 2015’te Hrant’ı alıp hala devam eden soykırımın gölgesinde ot bitmiyor yani yaşam.
1915’te yalnızca Türklerden oluşan bir devlet kurmayı düşleyen Osmanlı’nın İttihat ve Terakki yönetimince çıkarılan kararname sonucu, 15-65 yaş arasındaki bir milyondan fazla Ermeni ya öldürüldü ya köle olarak satıldı ya kadim ata topraklarından sürüldü ya da bir bebeğin anasının memesinden koparılması gibi anayurdundan sürülerek ölüme terk edildi. Nar taneleri gibi dağıldılar dünyanın dört bucağına…
Herkes meşrebince konuştu, konuşmaya devam ediyor: kimisi “tehcir”, kimisi “sözde Ermeni soykırımı”, kimisi “büyük felaket” dedi, diyor; kimisi sözü uzatmadan ne olduysa doğrudan onu söyledi, söylüyor: “soykırım”. Ne denirse densin bu topraklar Ermenisizleştirildi. Mal varlıklarına el kondu.
Soykırım bitmedi… Sürüyor. Şimdi sıra anılara geldi. Anılardan da silinmeli. Bir toplumun, dilin, kültürün, mirasın tümden reddi, kazınıp atılması… Nasıl oluyor da 105 yıl önce bu topraklarda her beş kişiden biri Ermeni iken şimdi 90 milyonun yaşadığı Türkiye’de 50-60 bin Ermeni yaşıyor? Kalan az sayıda Ermenilerin büyük bölümü ne dilini ne de kültürünü tanıyor.
Artur Bağdasaryan...
Her yıl Gomidas Vartabed’in anmasında yer alan opera sanatçısı bariton Artur Bağdasaryan, “24 Nisan'da götürülenler arasında İttihat Terakki etkinliklerinde konserler veren Komitas (Gomidas) Vartabed de vardı. İşi sadece din adamlığı ve müzik yapmak olan birini, sistematik bir amacın yoksa neden götürürsün? Eğer sistematik değilse, alınan mallar devlet hazinesine nasıl aktarılabilir? Nasıl varisleri alamaz diye yasa çıkarılabilir? Yıllarca İstanbul'un silüetini yaratan mimar aile Balyanlar, neden İtalyan mimar Balyani diye lanse edilir?
Neden Osmanlı döneminde ilk "Türk operası"nı besteleyen Dikran Çuhacıyan'ın mezarı bile yok edilmiş, adı bile duyurulmamıştır? Neden nota sistemini yaratan Hampartsum Limoncıyan'ın hiçbir yerde adı geçmez? Neden Türk Dil Kurumu kurucularından Agop Martayan (Dilaçar) öldüğünde TRT'de altyazı “A. Dilaçar” olarak söylenmiştir?” diye soruyor.
Eğitimci, din görevlisi, müzisyen ve bir kültür insanı olan Artur Bağdasaryan ile ortak kültürümüzün kurucu figürlerinden olan Ermenileri, miraslarını, soykırım ve türevi uygulamaları, kültür, müzik, bellek, kimlik kavramlarını merkeze alarak kişisel gelişimindeki ve müzisyenliğindeki izdüşümlerini konuşacağız.
“İnsan, insanı insanda tanırmış.” Hadi gelin biz de Artur Bağdasaryan’ın yaşamından yola çıkarak rotası insana ve şüphesiz kendimize olan bir yolculuğa çıkalım.
Konuk:
Artur Bağdasaryan - Müzisyen
Негізгі бет SÖZ VE YAŞAM | Soykırım kültürel hafızada sürüyor |
Пікірлер: 8