Herkese merhabalar,
Salem Cadıları Cadılık Histerisi ile Dördüncü bölüme hoş geldiniz. Öncelikle bu bölüme kadar dinlediyseniz tebrik ve teşekkür ediyorum. İlk defa dinliyorsanız da diğer bölümleri de dinlemenizi tavsiye ederim. Bugün, sizi 17. yüzyıl Amerika’sına götüreceğim ve Salem Cadı Mahkemeleri’nin karanlık ve büyüleyici dünyasına dalacağız. Hazırsanız başlayalım, iyi dinlemeler.
Merhaba arkadaşlar, ben Cabarnet Sauvignon, birlikte eğlenerek öğrenmeye var mısınız?
Salem Cadı Mahkemeleri, 1692 yılında Massachusetts’in Salem kasabasında gerçekleşti. O dönemde Salem, küçük ve dindar bir kasabaydı. Ancak kasabada bir tür huzursuzluk vardı. İklim koşulları kötüleşiyor, mahsuller başarısız oluyor ve Kızılderililerle sürekli çatışmalar yaşanıyordu. İnsanlar bu sıkıntıların sebebini doğaüstü güçlerde aramaya başladı ve cadılar hedef tahtasına oturdu.
Her şey 1692’nin başlarında, Parris ailesinin evinde başladı. Papaz Samuel Parris’in kızı Betty ve yeğeni Abigail, tuhaf ve açıklanamayan hastalık belirtileri göstermeye başladı. Çocuklar aniden çığlık atıyor, garip sesler çıkarıyor ve olağandışı hareketler yapıyordu. Doktorlar, bu belirtilerin doğal bir nedeni olmadığını iddia ederek, çocukların cadılar tarafından büyülendiğini öne sürdüler. Bu durum hızla yayıldı ve daha fazla kişi benzer semptomlar göstermeye başladı.
Cadılık suçlamaları hızla arttı ve suçlanan kişiler arasında Tituba adında bir köle, Sarah Good adında evsiz bir kadın ve Sarah Osborne adında yaşlı bir dul vardı. Bu üç kadın, cadılık suçlamasıyla ilk tutuklananlar oldu. Özellikle Tituba, işkence altında cadılık yaptığını itiraf etti ve diğer cadıların isimlerini verdi. Bu, kasabada bir cadı avı histerisine yol açtı.
Peki, cadılık o dönemde ne anlama geliyordu? 17. yüzyılda cadılık, Şeytan ile işbirliği yaparak doğaüstü güçlere sahip olma ve bu güçleri kötü niyetli amaçlar için kullanma olarak tanımlanıyordu. Avrupa’da ve Amerika’da, cadılar şeytani ritüeller yapmak, insanlara zarar vermek ve toplumu bozmakla suçlanıyordu. Bu inanç, Avrupa’da 15. yüzyıldan beri süregelen cadı avlarının bir devamıydı ve Salem’de de etkisini gösterdi.
Mahkemeler hızla kurulmaya başlandı ve insanlar birbirlerini cadılık suçlamalarıyla hedef göstermeye başladı. Mahkemelerde cadılık suçlamaları genellikle “spektral kanıt” adı verilen, sadece mağdurların ruhani olarak gördükleri delillere dayanıyordu. Yani, bir kişi rüyasında veya vizyonunda başka bir kişinin kendisine zarar verdiğini iddia edebiliyordu ve bu, suçlamada bulunmak için yeterli oluyordu.
Bu dönemde, bilimsel bilginin yetersizliği ve insanların doğaüstü inançlara olan bağlılığı, cadı suçlamalarının kolayca yayılmasına neden oldu. Histerinin ardında yatan bazı bilimsel açıklamalar da var. Örneğin, Salem’deki toplu histeri, bazı araştırmacılar tarafından ergot zehirlenmesine bağlanıyor. Ergot, çavdarda bulunan bir mantar ve bu mantarla kontamine olmuş gıdalar tüketildiğinde halüsinasyonlar, kas spazmları ve deliryuma neden olabiliyor. Bu teoriye göre, Salem’de insanlar ergot zehirlenmesi yaşadılar ve bu da cadı olduklarına inanılmasına yol açtı.
Salem mahkemelerinde 200’den fazla kişi cadılıkla suçlandı ve bunlardan 20 kişi idam edildi. İdamların çoğu asılarak gerçekleştirildi, ancak bir kişi, Giles Corey, taşlarla ezilerek öldürüldü çünkü mahkemede suçlamaları kabul etmemişti. Giles Corey’nin son sözleri “Daha fazla ağırlık” oldu, çünkü işkencecilerinin kendisini itiraf ettirmek için taşları artırmasına rağmen teslim olmamıştı.
Mahkemeler, dönemin önde gelen figürlerinden Increase Mather ve oğlu Cotton Mather’ın müdahaleleri ile sona erdi. Increase Mather, mahkemelerde kullanılan spektral kanıtların güvenilmez olduğunu belirtti ve mahkemelerin durdurulmasını savundu. 1693’te Vali William Phips, mahkemeleri kapattı ve kalan tutukluları serbest bıraktı.
Salem Cadı Mahkemeleri, tarihteki en trajik ve ilginç olaylardan biri olarak kalmaya devam ediyor. Bu olay, toplumsal histerinin ve adaletsiz yargılamaların insan hayatını nasıl mahvedebileceğinin bir örneğidir. Salem’in dersleri, adalet ve masumiyetin korunması gerektiğini hatırlatır niteliktedir.
Bu olayın gerçek ve bilimsel boyutlarına da değinmek gerekirse, histerinin yayılmasında sosyal ve psikolojik faktörlerin yanı sıra, bilimsel bilgi eksikliği ve doğaüstü inançların etkisi büyüktür. O dönemde, bilimsel bilgiye erişim sınırlıydı ve insanlar doğaüstü güçlerin etkisi altında olduklarına inanıyorlardı. Bu inançlar, cadı suçlamalarının hızla yayılmasına ve masum insanların hayatlarının mahvolmasına neden oldu.
Bu dönemlerde özellikle Avrupa ve Amerika’da cadılık inancı oldukça yaygındı. İnsanlar, doğaüstü olayları ve açıklanamayan hastalıkları cadılıkla ilişkilendiriyorlardı. Bu dönemde cadılar, toplumun huzurunu bozan, hastalık ve felaketlere neden olan kötücül varlıklar olarak görülüyordu. Bu inançlar, Kilise’nin öğretileri ve yerel geleneklerle pekişmişti.
Cadılık suçlamaları, toplumun farklı kesimlerini hedef alıyordu. Özellikle kadınla...
Негізгі бет Ойындар Salem Cadıları: Cadılık Histerisi
Пікірлер