Şelâle Poyraz //
Şiirin, seslendirilmeyen devamıdır.
...
İstanbul deyince aklıma
Yahyâ Kemâl gelirdi bir eyyâm;
Şimdi Orhan Veli gelir...
Deminden beri dilimin ucundasın Orhan Veli.
Deminden beri senin tadın, senin tuzun,
Senin şiirin, senin yüzün;
Yaralı bir güvercin misâli,
Başımın üstünde dolanır durur.
Gelir, sessizce konar bu şiirin bir yerine.
Neresine mi?
Arayan bulur, erbâbı bilir.
Deli eder insanı bu şehir, deli!
Kadehlerin çınlasın Orhan Veli!
İstanbul deyince aklıma Sait Faik gelir
Burgaz Adası'nda, kıyıda;
Mavi gözlü bir çocuk büyür döne döne
Mavi gözlü bir ihtiyar balıkçı gencelir, küçülür
İkisi bir boya geldimi, Sait kesilirler
Bütün İstanbul´u dolaşırlar; el ele, baş başa
Ana avrat küfrederler uçan kuşa, eşe, dosta
Sivriada'da da martı yumurtası toplarlar çilli çilli
Zibâ Mahallesi'nde gece yarısı
Sabaha Galata´dan geçer yolları
Maytaba alacakları tutar kahvede
Zararsız bir deliyi
"Ula Hasan!" derler , "gazeteyi ters tutaysun!"
Çaktırmadan gazetesini tutuştururlar fakîrin
Sonra oturup sessizce ağlarlar
İstanbul deyince aklıma
Sait Faik gelir
Taşında toprağında suyunda
Fakirin fukaranın yanı başında
Bir kalem bir bilek bilendikçe bilenir
Kıldan ince kılıçtan keskin
Hep iyiden, güzelden yana
Hep kimsesizlerin
İstanbul deyince aklıma
Sait´in son yılları gelir
Hey Allah'ım en güzel çağında Sait´e
'Dört beş yıl ömrün kaldı.' denir.
Sait, Sait olur da nasıl dayanır
Mavi gözlü çocuk boş verir ölüm haberine
İhtiyar balıkçı pis pis düşünür
Bir zehir yeşilidir açılır
Bir yeşil ki ciğerine işler adamın
Bir yeşil ki kasıp kavurur
Küçük mavi çocuk
İhtiyar balıkçı
Ve dilimize bulaşan zehir yeşili
İstanbul çalkalandıkça bu denizlerde dipdiri
Dilimiz yaşadıkça yaşasın Sait´in şiiri
İstanbul deyince aklıma
Sabiye'm gelir
Sabiye'm boynundan büyük bir demetle
Sarıyer´den gelir, Pendik´ten gelir
Bahar nereden gelirse velhasıl,
Sabiye'm oradan gelir.
Ne delidir, ne dîvâne
Aslını ararsan çingenedir
Tepeden tırnağa güneştir
Topraktır
Anadır
Analar içinde bir tanedir
Biri sırtında, biri memesinde, biri karnında
Karnı her daim burnundadır
Canını mendil gibi takar dişine
Yürekten bir şeyler katar işine
Bir ucundan girer şehrin ötekinden çıkar
Alçak gönüllüdür Sabiye'm
Hem maşa satar, hem göbek atar
'Ver bir çeyrek güzelim!' der
'Neyse hâlin o çıksın falın.'
Canı çıkar Sabiye'min, falı çıkmaz
Sonra anlatır dün gece başına gelenleri
Görürüm üryamda bir sarı yılan
Cenabet uğraşır durur benimlen
Uyanır bakarım benim bebeler
Yatağın ucuna kaymış
Ayağımın parmaklarını emer
İstanbul deyince aklıma
Bir basma fabrikası gelir
Duvarları uzun masaları uzun sobaları uzun
Dal gibi dalyan gibi kızlar çalışır bütün gün ayakta
Kan, ter içinde mahzun
Yüzleri uzun, elleri uzun, günleri uzun
Fabrikada pencereler tavana yakın
Al topuklu beyaz kızlar dalga geçmeyin
Dışarda ağaçlar dizi dizi
Duvarlar, duvarlar, uzun duvarlar
Niçin ağaçlardan ayırdınız bizi
Dışarda tarlalar turuncu, asfalt mosmor
Dışarda, dışarıda, dışarıda...
Mevsim gürül gürül akıp gidiyor
On dokuz yaşında Eyüplü Gülsüm
Dalmış beyaz köpüklü akışına ipeklilerin
Kötü kötü düşünüyor
İpeğin akışına doyum olmaz
Ama gel gör ki ipekli emprimeden oğlana don olmaz
Bir top amerikan bezi sakız gibi beyaz
Bir top amerikandan neler çıkmaz
Perdeler , yatak çarşafları, çoluğa çocuğa çamaşır
Sakız gibi ağarmış bir top amerikan bezi
Gülsüm´ün gözleri kamaşır
Üçüncü oğlanı doğururken Gülsüm
Bir top amerikana hasret sizlere ömür
Gülsümlerin sürüsüne bereket
Yerine bir Gülsümcük bulunur elbet
Gider Gülsüm, gelir Gülsüm
Azrail ettiğin bulsun
İstanbul deyince aklıma
Ağzına kadar soğan yüklü bir taka gelir
Sülyen kırmızısı üstüne zehir gibi yeşil
Samsun´dan, Sürmene´den, Sinop´tan
Yaz demez, kış demez mutlaka gelir
Kirli yelkeninde yeni bir yama
Demirinin pası gelir dilime
Nabzımda duyarım motorunun hızını
Canımın içine sokasım gelir
İri kalçaları pullu denizkızını
İstanbul deyince aklıma
takalar gelir
Alçak gönüllü, kalender...
Ya "Peleng-i Deryâ"dır adları,
ya "Şimşîr-i Zafer"...
İstanbul deyince aklıma
Koca Sinan gelir
On parmağı on ulu çınar gibi
Her yandan yükselir
Sonra gecekondular gelir ardı sıra
İsli paslı yetim
Ey benim dev memesinde
Cüceler emziren acayip memleketim
Негізгі бет Музыка İstanbul Destanı - Bedri Rahmi Eyüboğlu ( Seslendiren: Savaş Ay)
Пікірлер