...Sonra evde olmadığı bir zamandı galiba ben açtım baktım, böyle uzunca bir şey yani iki metre civarında vardı boyu, beze sarılmış. Bir de baktım mızrak . Dedemin mızrağı... Babaannemin yatağının altında mızrağın ne işi var yani? Fakat mızrakla tanışmam ilk o zaman değil.
...
Orada da önümde bir Mızraklı İlmihal var. Gene mızrak karşıma çıktı. Yani daha önceden mızrak karşımda duruyordu. Ya ben de ya bu mızraklı, neden Mızraklı İlmihal diye ben merak ederdim. Sonra bakarken içerisinde, sabahleyin kerahat vaktinin ölçüsünü hepimiz biliriz değil mi? Bir mızrak boyu, güneşin bir mızrak boyu yükselmesi. Ya burada mızrağın ne işi var? Yani bu da çok enteresan. Derken o ilmihalin içerisinde Rasûl-ü Ekrem'in gazadayken, seferdeyken, namaz kıldırırken veya bayram namazlarında ki bayram namazları sahrada kılınır, İslâm fıkhına göre öyledir, açık alanda kılınır ve tek saf halinde kılınır. Rasûl-ü Ekrem'in mızrağını oraya götürdüğünü veya kendisi almasa bile mutlaka birisine tembih ettiğini mızrağı yanına al diye ve mızrağı karşısına sütre olarak koyduğunu, ona karşı namaz kıldığını öğrendim.
Mihrabın kelime anlamı nedir? Harp aleti. Arapçadaki harp aletinin ismi ne, mızrağın ismi ne? Harbe. Mihrap, harbe ve mızrak. Bizim namazımızın ve Rasûl-ü Ekrem'in mızrakla ve Türkiye'de Türk milletinin mızrakla bir alakası mutlaka var. Sonra bir bilgi daha söyleyeyim ki bunu da biliriz, ilmihallerimizde yazar. Sütre edinmek babı vardır fıkıh kitaplarında, bu sütrenin ki namazda önümüzden geçmesinler diye biz bunu kullanıyoruz, işte secde yerimize koruz ki kimse önümüzden geçmesin. Sütrenin şu vasıfta olması lazım, yani öyle karton kutudan, bez çuvaldan sütre olmaz. Sütrenin vasfı şu olacak: alıp birisine vurduğun zaman adamı yere indirecek. Peki bu hükmü niye vermişler? Mutlaka Rasûl-ü Ekrem'in o mızrağı taşıyıp, o mızrağa karşı namaz kılmasından dolayı böyle bir hüküm verilmiş. Bu mızrakla alakalı olarak Rasûl-ü Ekrem'in nasıl saf tuttuğunu, nasıl saf tutturduğunu biliyoruz değil mi? Yani peygamberimiz hiç kimsenin rükuunu şöyle yapmasına, secdesini böyle yapmasına veyahut da Kur'an-ı Kerim'i şöyle okumasına, böyle okumasına müdahale etmezdi çok aşırı bir şey olmadığı müddetçe. Öfkelendiği, kızdığı bir şey vardı. Hatta gidip oradaki bozukluğu düzeltmiştir: saflar bozuk olduğu zaman peygamberimiz öfkelenirdi. Giderdi, o safı düzeltirdi, adam gibi safı oluyorsanız olun derdi ve yerine öyle geçip namaza devam ederdi Rasûl-ü Ekrem. Ve sahrada namaz tek saf halinde kılınır. Şimdi, bu, mızrak var, Rasûl-ü Ekrem de bir ordu komutanı gibi safları düzeltiliyor ve öyle namaza duruyor bunu iyi anlamak lazım.
Lütfi Özaydın
Konuşmanın tafsilatlı hali: • Muhammed Cümleye Dindi...
ve
• Türk'üz, Ehl-i Sünneti...
Негізгі бет Türk'ün Mızraklı İlmihali
Пікірлер