Kaçış Rampası'nın yeni bölümü yayında.
Ülkece hayatı çok yüzeysel yaşadığımızın farkında mısınız? Yüzeysel, yani sığ, üstünkörü, alelade.
Aşırı duygusallık bizi her konuda fanatizme itiyor ve dünyaya at gözlükleriyle bakmaya başlıyoruz. Hiçbir konunun derinine inmeden ortaya atılan sloganın önünü arkasını düşünmeden, sorgulamadan bağırıp çağırmaya başlıyoruz bir de.
Mesela, biri çıkıyor, yüzde 100’ünün yerli olmadığını söylemekten kaçınmak için genel bir ifadeyle ‘’Yerli ve Milli’’ sloganını kullanıyor. Bunu bilen diğeri de üretilen şeye çamur atmak için ‘’Kardeşim yerli de yüzde kaçı yerli?’’ sorusunu yöneltiyor. Bu gerçekten trajikomik. Ağlanacak haldeyiz ama gülüyoruz maalesef.
Hepimiz Yerli ve Milli ifadesinin yurtdışında görülen bir market etiketinden kopyalandığını biliyoruz. O market etiketlerini birebir marketlerimize uyguladığımız gibi ürettiğimiz teknolojiden enerjiye, madenden gübreye kadar her sektöre uyarladık. Her şeyde olduğu gibi yine bunun da suyunu çıkardık.
Güzel bir örneği ülkemize taşımaya asla karşı değilim ama bunu nasıl gözlemliyoruz, nasıl aktarıyoruz, uyguluyoruz anlamak mümkün değil. Sanıyoruz ki bir malın yüzde 100’ünün kendi ülkemizde üretilmesi bizim uygar ve gelişmiş devlet olduğumuzu gösterir. Bir malın tamamının ülke sınırları içerisinde üretilmemesini ne saklamak zorundayız, ne de buradan dem vurabiliriz. O malı üretmek için farklı ülkelerden farklı mallar da satın alabilirsin, bu bizi güçsüz yapmaz, onları fasoncu yapar. Gelişmiş devletler mallarının üretiminin tamamını yurtdışında gerçekleştirir. Nerede? Çin’de, Singapur’da, Malezya’da, Hindistan’da, Türkiye’de… Kıymetli olan fikrin, marka değerinin, tasarımın, mühendisliğin senin ülkende olmasıdır. Senin milletinde bile demiyorum bakın, ülkende. Bunlar yabancılardan da oluşabilir. Yörük boylar halinde savaşarak hayatını geçiren bir millet bu hale nasıl geldi sanıyoruz? Bu kadar sanatı ve zanaatı, ticareti nasıl becerdi? Kıskanmadı, ehlinden, Rumdan, Ermeniden, Yahudiden, Araptan, Persten öğrendi ama öyle bir öğrendi ki bazen onlardan da ileri gitti. Bu konuda milliyetçi olacağımız tek yer marka menşeinin ülke sınırlarımız içinde olmasıdır.
Diğer devletlerde yerli üretim diyebilme sınırını biliyor musunuz? İtalya mesela, ürettiği zeytinyağının üzerine made in Italy yazabilmesi için içeriğin yüzde 33 yerli olması yeterli. Kalanı nereden? Türkiye, Yunanistan, İspanya… Meşhur olan, kıymetli olan ne? Sicilya zeytinyağı… Fantastico…
Karınca devlet muamelesi görmememiz için gençlerin bir an önce hayal kurmaya başlaması gerek. Yoksa Wolksvagen ülkemize araba fabrikası açtı diye sevinmeye devam edeceğiz. Ne acı…
Aaa, hayal demişken bir sonraki konumuz memuriyet. Gerçekler can yakacak uyarayım.
O zaman hepiniz bu aleme hoş geldiniz.
İyi seyirler.
Bütün videolar ► / gencproduksiyon
Facebook ► / genctvv
Twitter ► / gencproduksiyon
Instagram ► / genctv_
Негізгі бет What is Not Local and National?
Пікірлер: 238