Şimdi sizlerle 16. Yy.’a, yani Osmanlı’nın altın çağını yaşadığı döneme bir yolculuk yapıp yeniçerilerin bir gününü nasıl geçirdiğine şahit olacağız.
Ancak yeniçeri ocağında bir gün geçirmeden önce, gelin bu ocağın mensuplarının kimler olduğuna bir bakalım.
Yeniçeri olmak öyle kolay bir şey değil., zaten öyle isteyerek olunan bir şey de değil. Osmanlı’nın topraklarına kattığı bölgelerde, Müslüman olmayan ailelerin çocukları arasından en uygun olanları özenle seçilip payitahta getirilirdi. Bu çocuklar seçilirken pek çok farklı kritere dikkat edilirdi. Seçilen gayrimüslim evladı 7 ila 15 yaş arasında olmalıydı. Ne çok uzun ne çok kısa, ne çok iri ne de çelimsiz olmamalılardı. Sanat ya da zanaat bilen alınmazdı. Evin tek erkek çocuğu, az da olsa Türkçe bilen, köse olan ve çirkin bir görünüşe sahip olanlar istenmezdi. Seçilen her çocuk sağlıklı ve ideal vücut tipine sahip olmalıydı.
Payitahta getirilen seçilmişler, sünnet edilip Müslüman olduktan sonra Türk ailelerin yanına verilirdi. Burada Türk-İslam geleneklerini ve Türkçeyi öğrenip, ailelerin çiftliklerinde çalışırlardı. En az 2 en fazla 5 yıl bu ailelerin yanında kalan çocuklar kethüdalar tarafından denetlenirdi. Ocağa girecek meziyeti olmayanlar , şımarıklar, başıbozuklar, asiler ve iş görmezler evlerine geri gönderilirdi. Terbiyeli ve çalışkan olanlarsa, acemi oğlan olmaya hak kazanırdı. Burada da En az 5 en fazla 8 yıl acemi oğlanı olarak eğitim gören ve ağır işlerde çalışıp kuvvetlenen gençler arasından, en iyileri yeniçeri olarak ocağa kabul edilirdi. İşte bu birliğin dönemin en ölümcül birliği olmasının asıl sebebi, bu titiz seçim ve eğitimdi.
Şimdi gelin isterseniz, yıllar sonra bu ocağa girmeye hak kazanan askerler günlerini nasıl geçirirlermiş bi bakalım.
Негізгі бет YENİÇERİ OCAĞINDA BİR GÜN GEÇİRMEK!
Пікірлер: 3