#türbedelisi #türbe #abdülfettahakri
Seslendiren: HAKAN BATUR
Abdülfettah Bağdadi Akri Hazretleri İstanbul’daki alim ve evliyanın en büyüklerindendir. 1778 senesinde doğan Abdülfettah Efendi, Mevlana Halid-i Bağdadi hazretlerinin talebesidir. Tasavvuf’da pek yüksek derecelerin sahibi olduğu gibi, fıkıh ilminde de büyük alim idi. İstanbul halkı senelerce onun feyz ve bereketlerinden istifade etti.
Abdülfettah hazretleri, küçük yaşta Bağdat’ın ileri gelen alimlerinden ilim öğrenmeye başladı. Çok zeki idi. Kısa sürede Kur’an-ı kerimi ezberledi. Gayretli ve devamlı çalışmalarıyla hem arkadaşlarının, hem de hocalarının dikkatini çekiyordu. Genç yaşta tefsir, hadis ve fıkıh ilimlerinde ve o zamanın fen ilimlerinde mütehassıs bir alim oldu. Fıkıh ile ilgili mevzuları cevaplandırmada meşhur idi.
Abdülfettah hazretleri, bu zahiri ilimlerin yanısıra, batın ilmi olan tasavvufta da yetişmek istiyordu. Bunun için Resulullah efendimizden ( aleyhisselam ) gelen feyz ve bereketleri insanların kalblerine akıtan, kendilerine silsile-i aliyye denilen alim ve evliyanın en meşhurlarından olan Mevlana Halid-i Bağdadi hazretlerine talebe oldu. Abdülfettah-ı Bağdadi, hocasının her emrini yerine getirmek için canla başla çalıştı. Verilen her vazifeyi anında yapardı. Nefsinin hiçbir arzusunu yapmaz, arzu etmediği şeyleri yapardı. Haramlardan şiddetle kaçar, şüpheli korkusuyla mübahların fazlasını dahi terkeder, dünyaya hiç meyletmezdi. Tek arzusu hocasından hiç ayrılmamak, onun kalblere şifa olan kıymetli sohbetlerini dinlemek, verdiği vazifeyi canı pahasına da olsa yerine getirmekti. Dertlere, sıkıntılara, meşakkatlere çok dayanıklı idi. Gelen sıkıntıları gülerek karşılar, verenin Allahü teala olduğunu düşünerek sevinirdi. Hatta, dert ve bela gelmediği zaman; “Rabbimin hususi ihsanına kavuşamadım” diye üzülürdü. Maksadı çok yüksek olup, evliyalık makamlarından en üstün derecelere kavuşmak isterdi. Hocası Mevlana Halid hazretleri, onun bu güzel hasletlerini bildiği için, ona en zor işleri yaptırır, diğer talebeleri ile haberleşmeye bunu gönderirdi. Yolculukta herhangi bir vasıtaya, bineğe binmesini yasaklamıştı. Yaya olarak gitmesini emrederdi. O da bunu zevk ile yapar, çok uzak yolculuklara hiçbirşeye binmeden giderdi. Yaya yürüyerek, yolculuk anında doğan bela ve mihnetlere katlanarak nefsini terbiye eder, ruhunun yüksek derecelere vasıl olmasını sağlardı. Vazifeli olarak İstanbul’a iki defa yaya gitmişti. Bu tahammülü sayesinde, hocasının iltifatlarına, feyz ve bereketli teveccühlerine mazhar oldu. Hocasının en önde gelen talebeleri arasına girdi. Hazerde ve seferde, Mevlana Halid hazretlerinden hiç ayrılmazdı. Hocasının evine girer çıkar, onun hizmetini ve işlerini görürdü. Çok hizmetlerde bulundu. Çok faidelere kavuştu. Hilafet-i mutlaka ile şereflendi. Şeyh Abdullah-ı Hirati vefat edince, onun yerine geçti.
Mevlana Halid-i Bağdadi’nin ilminin derinliği, evliyalığının üstünlüğü, dünyanın her tarafına yayılmıştı. Her yerden akın akın talebeler, onun ilminin bir damlasına kavuşmak için geliyordu. Saltanat şehri olan İstanbul’dan da pekçok kimse, Bağdat’a gidip, onun talebesi olmakla ahirette yüksek derecelere kavuşmak istiyorlardı. İsteklilerin hepsinin Bağdat’a gitmesi mümkün değil idi. Bu sebeple Mevlana Halid hazretleri, Hak aşıklarının yanan ruhlarını serinletmek için Abdülfettah-ı Bağdadi’yi İstanbul’a gönderdi.
Abdülfettah hazretleri, İstanbul’un Üsküdar semtinde Karacaahmed Kabristanı ile Bağlarbaşı arasında, Nuh Kuyusu mevkiindeki dergaha yerleşti. Bunu işitenler bir anda dergaha akın ettiler. Abdülfettah hazretleri, bu hak aşıklarının hasta ve ölü ruhlarına hayat veriyor, kararan kalblerine nur akıtarak Ahrariyye yolunun Müceddidi ve Halidiyye kolunun feyzlerini sunuyordu. Kısa zamanda, devlet erkanından vezirler, komutanlar, paşalar, alimler, veliler onun talebesi olmak için etrafını doldurdular. O, ab-ı hayat pınarı, herkesi kabiliyetlerine göre yetiştiriyordu. Bu şekilde senelerce çalışarak, pekçok kimsenin hidayete kavuşmasına vesile oldu.
Abdülfettah-ı Bağdadi Akri hazretleri, ömrünün son senelerinde, Allahü tealaya ve otuzdokuz sene önce vefat eden mübarek hocası, Mevlana Halid-i Bağdadi’ye kavuşmak arzusu ile yanmaya başladı.1864 senesinde Muharrem ayının ortalarında talebeleri ve tanıdıkları ile helalleşti, vedalaştı. Vasıyyetini bildirdi. Muharrem’in 19 Cuma günü talebelerinin başında okudukları Kur’an-ı kerimi dinleyerek son nefesini verdi.
Негізгі бет ABDÜLFETTAH-I BAĞDADİ EL AKRİ HZ. ( İstanbul Evliyaları - Allah Dostları )
Пікірлер: 73