BEŞİNCİ BÖLÜM
"SABİHA GÖKÇEN ULUSLARARASI HAVALİMANI"
Sonunda ikna oldum. Fakat şartım vardı. Hâlâ Türkiye 'de olduğuna inanamıyordum. Ondan kendisininde göründüğü bir video çektirip attırmasını rica ettim. Ayrıca "SABİHA GÖKÇEN ULUSLARARASI HAVALİMANI" yazısının da videoda görülmesini istemiştim.
Dediğimi yaptı, yapmasına velhasıl dediğim gibi değil. Önce kendinin bulunduğu havalimanının içi pencere kenarı, yan bir şekilde poz vermiş, ve karşıda yani camda pist, "AKBANK" yazılı uçakların parçası olmalı ve bir de adını bilmiyorum, dağ görünüyor.
Video da attı. Yanlış hatırlamıyorsam on,onbeş
saniyelik. Videoda yine içerisi, oturan insanlar,"KİĞILI" yazan yürüyen merdivenlerin yanlarında yazıyor. Bir çocuğun sesini duyuyorum. Beynim yanlış hatırlamıyorsa "Ya! baba baba ya!" Diye sızlanıyordu... Videoyu biri yürüyerek çekiyordu. Bu yürüyen kendi mi yoksa başkası mı bilmiyorum!? Ve yine pencere kenarında pist ve kırmızı renkle yazılı Akbank yazılı uçakların parçası adını bilmiyorum. Ve dağ, bitti video.
İnanmıştım. Kuşkum yok olmuştu. Hâlbuki dediğim gibi olmamasına rağmen. Sanki bir şans kumarı oynamaya başlamıştım. Ha! Şahsen şansa inanmıyorum bu arada. İstediği miktarı attığı hesaba yatırdım. Ben bitmesini istiyorum, fakat bir türlü para istemesi bitmiyor... Bu seferde ceza ödenmesi gerekiyormuş...
Önce bu havalimanına, ödediğim tutarlar az buz bir parada değil elbette. Kızıyorum beni dolandırıyor musun sen!? Oda öyle şeylerle alakasının olmadığını söylüyor. Benim işi geciktirip, zorlaştırmakla itham ediyor. Darmadağınım. Hipnoz olmuş gibi her dediğini yapıyorum nedense...
Üsküp Havalimanı da ceza istemiş... Öfkeden delirmek üzereyim!.. Ah! O şüphe denen melun düşünce içimi kemiriyor, beynime ve bütün vücuduma virüs gibi girmiş, bir türlü kurtulamıyorum! Ne yapsam nafile. Aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bıyık... Sabır Rabbim!
Yine istediği miktarı attığı hesaba yatırdım. Kendime sormadan yapamıyorum. Ben ne yapıyorum!? Ya yalancıysa!? Hiç gelmeyecek, tek derdi o kağıt parçası olan meta ise!? Öfke ve sinirle karışık söylüyorum, bu son olsun, başka param yok! Diye. Sürekli son diyor, fakat bitmiyor kahrolası para...
Tam bitti derken kendime bu seferde altınlar için vergi istiyorlarmış. Vay arkadaş! Nasıl bir işin içine girdim. Para cebimden çıksa bari!.. Neyse bunu da güç bela yatırdım. Artık yeter! Diyorum. İşime motivasyonum da altüst oldu. Patrondan sürekli ikaz ve uyarı alıyorum. Can sıkıntısı beni boğuyor.
Yine para,ceza parası eksikmiş hatırladığım kadarıyla Allah'ım! Ne umdum,ne buldum...Hafızam beni yanıltmıyorsa oniki milyar...
Kızım! Ben seni istemiyorum. Birbirimize nasip değilmişiz. Param da kalmadı. Özür dilerim. Böyle olsun istemezdim. Oysa ne hayallerim vardı. Dedim sonunda. Sonra da üvey baba ve üvey kız kardeşinin telefon numaralarını kendisinden istedim. Durumu onlarla konuşacağım. Üvey kız kardeşinin numarasını attı. Üvey babasınınkini atmadı. Devamla durumları kız kardeşine ilettim. Ablasına sahip çıkıp, almasını yani evine göndermesini rica ettim. Ziyan olmasın diye! Fakat çok farklı bir cevap ve tepki ile karşılaştım.
Негізгі бет KavuşaMayanlar I 5.Bölüm I "Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı" I Türkçe
Пікірлер