#topalhafız #cenazenamazı #bediüzzaman #nurtalebeleri #sonşahitler #risaleinursohbetleri #sohbeticanan
TOPAL HAFIZ’IN CENAZESİNİ KİMLER KALDIRDI KİMLER
Topal Hafız lakaplı Ali Osman Karahan Bediüzzaman sevdasıyla dopdolu; yakazalarla, rüyalarla, dualarla, tevafuklarla örülü harikulade bir hayat yaşar. Bunun örnekleri o kadar çoktur ki… İşte onlardan bir kaçı…
Vefatından bir ay kadar önce kızı Zeynep Hanımla Risale-i Nur dersi yapıyordur. Ders esnasında öyle bir manevi atmosfer oluşur ki kayıtsız kalmak mümkün değildir. Risale-i Nur’un birinci talebesi Hulusi Yahyagil, Üstadın her yirmi Risale sohbetinden on sekizine geldiğini, Risale-i Nur’un ruhuna aykırı hareket edilen diğer iki sohbete gelmediği belirtir. O gün Hafız ile Zeynep Hanım Risale dersi yaparlarken Hulusi Yahyagil’in belirttiği harikulade haller yaşanır. Hafız sohbetin bir yerinde, “Hoş geldin Üstadım. Safa geldin.” diyerek Üstada yer açar. Kalbi yerinden çıkacak gibidir. Başını öne eğer. İçli bir ırmak gibi gözlerinden inci inci yaşlar dökülür.
Zeynep Hanım babasının hallerini fark edince heyecanlanır.
“Baba, Üstadımız burada mı?”
Hafız’ın dudaklarından pırlantalardan kıymetli sözler dökülür.
“Evet, kızım, burada. Vay mübarek vay. Şu koltuğun yanında duruyor. Bizi rahatsız etmek istemiyor. Şimdi salona geçti.”
Zaman ve mekân sonsuzluğa uzanmıştır. Sesler ve sözler sofrası sonuna kadar açılmıştır. Az sonra salondan bir ses yükselir. Zaman durur, mekân sükuna erer. Hafız’ın dilinin dizgini çözülür.
“Üstad çok masum bakıyor. Çok üzgün görünüyor. Biz derse devam edelim kızım. Üstad şimdi gidiyor.”
Ah Hafız ah, ne bahtiyarsın. Milyonda bir insana nasip olacak güzellikleri yaşıyorsun. O gün senin yanında olmak vardı. O gün seninle sonsuzluğa varmak vardı. Bediüzzaman’ı dünya ve rüya gözüyle gördükten sonra bir de yakaza ile görmek vardı.
Vefatına bir hafta kala Hafız’ın varlığını bambaşka haller fetheder. Hayatını, eserlerine adadığı Bediüzzaman’ın hayali ve rüyası ile yatar, kalkar. Kızı Zeynep Hanım onu zaman zaman odasında yapayalnız olduğu halde biriyle konuşurken görür. Manevi havasını bozmadan kimle konuştuğunu tespit etmeye çalışır. Bir gün odasına cep telefonu koyup sesini kaydetmeye çalışır. O anlarda Hafız yine meçhul insanla konuşmaya devam ediyordur.
“Anlamadılar, anlatamadım, bizim gibi okuyamadılar Üstadım.”
Öyle anlaşılıyor ki, Hafız, Üstad Hazretlerine halini arz etmektedir. İki buçuk milyon masuma terörist muamelesi yapılırken, hapishanelere atılırken sessiz kalan Nur Talebelerini sitemvari şikâyet etmektedir.
Hafız, Zübeyir Gündüzalp’e gönülden bağlıdır. Gündüzalp vefatından kısa süre önce rüyasında Üstadı görür.
“Bir ormanlıkta Üstad Hazretleriyle geziyoruz… Bir anda kaybettim Üstadı. ‘Üstadım! Üstadım!’ diye uyandım.”
Belli ki Üstad, ‘Bu hasretlik bitsin’ demiş, Zübeyir’i yanına çağırıvermiştir. Kısa süre sonra çağrıya cevap gelir. Zübeyir hastalanır. Ardından dünyadan geçer.
Ecel ruhun eşiğine dayanınca Azrail insana en sevdiği insan suretinde görünür. Hafız’ın en sevdiği kişi Bediüzzaman’dır. Son bir hafta Üstad Hazretleri Hafız’ın yanında, yöresinde görünür durur. Belli ki onu cennete götürmeye gelmiştir. Zeynep Hanım bunu babasının hallerinden hisseder, sözlerinden fark eder.
Bir gün Hafız, “Kızım.” der. “Üstad karşıdan bakıp duruyor. Çok masum duruyor.”
Vefatına son üç gün kala Üstad, Hafız’ın evine girmez olur. Evin hemen karşısında onu beklemektedir. Hafız onu yanına çağırmaktadır fakat Üstad masumca ona bakarak dışarıda beklemeyi tercih etmektedir. Demek göklere hicret etme vakti gelmiştir. Sadaka belayı def eder. Müminin bir kardeşine yaptığı gıyabi dua da sadaka hükmündedir. İhtimal ki Hafız için vade dolmuştur ama onun için gıyabında yapılan dualar vesilesiyle vade biraz daha uzamıştır.
Hafız’ın bütün dünyası Bediüzzaman’dır. Bilhassa son bir ayı neredeyse daima onun hayali ve rüyaları ile dopdolu geçmiştir. Vefat ettiği gün masum bedeni yıllarca Medrese-i Nuriye olarak hizmet eden eve götürülür. Buradan ahirete uğurlanacaktır. O esnada odada Zeynep Hanımla birlikte Hafız’ın sevenlerinden olduğu tahmin edilen Zeynep Hanımın daha önce hiç görmediği kalb ehli bir erkek ve hanım da oradadır. Hafız’ın masum ve mübarek bedenini misafir eden oda bambaşka, nurani bir âleme bürünür. Odada Üstadın varlığını hissederler. Öyle ki taziyeye gelen hanım iki kez baygınlık geçirir. Kendine geldiğinde, babasının dünya misafirliğinin bitmesinden dolayı hüzne ve gözyaşına boğulan Zeynep Hanımı teselli eder.
“Abla üzülme. Üstadımız, Hafız ağabeyi almaya geldi. Ahirete birlikte gidecekler...”
Ne güzel bir ömür… Ne güzel bir ölüm… Ne güzel bir son…
Karahan, Allah rızası uğrunda, Bediüzzaman yolunda birçok hayırlı hizmet yapmıştır ama 88 yılda yaptığı hizmetten çok fazlasını 2016 yılının Temmuz ayından vefatına kadar geçen 6 yıllık süreçte ifa etmiş olmalı ki dünyaya veda ederken, ahiret yolculuğunda Bediüzzaman ona eşlik etmiştir.
Негізгі бет TOPAL HAFIZ’IN CENAZESİNİ KİMLER KALDIRDI KİMLER
Пікірлер: 44